“İnsanlardan Allah’ın rızasını kazanabilmek için kendisini feda edenler vardır. Allah da kullarına karşı çok şefkatlidir.” (Bakara, 207)
Abdullah el Müzeni fakirdi.
Müslüman olduğu için amcası bütün verdiklerini geri almış,o annesinin verdiği kalın elbiseyle hicret etmişti.
Amcası, Abdullah’ın peygamber sevgisini anlayamamıştı. Malını mülkünü alırsa islamdan döner zannediyordu. Bir müşriğin bu imanı anlaması da mümkün değildi. Çünkü şirk girdiği kalbi katılaştırır; aklı kavrayamaz hale getirirdi.
Hz. Peygamber (as) onu çuvala benzeyen iki parça elbisenin içinde görünce Zülbicadeyn diye hitap etti. Tarihte “zülbicadeyn:iki çul sahibi” ismiyle anılır oldu.
Yıllar sonra Tebük seferi esnasında sıtmadan vefat edince Efendimiz (sav) cesedinin başında “Allahım ben bu Abdullah’tan razıyım, sen de razı ol” diye dua etmişti.
Herkes ölüyor!
Dava ve değerleri için fedakarlık yapanlar hayırla yadediliyor.
Bazen onların davranışlarını öven vahiyle; bazen dilden dile, gönülden gönüle nakledilen güzel hatıralarıyla yaşıyorlar. Yol göstermeye,rehberlik etmeye devam ediyorlar!
Hicret, vazgeçmeyi başaranlar içindir.
Dokuz aydır evlerinden, mallarından, canlarından vazgeçip davalarından vazgeçmeyen Gazzelilerin taşıdığı ruh da aynı ruh:
Davadan değil dünyadan vazgeçmek!
İnsan her gün hicret sevabı alabilecek bir hayat yaşayabilir.
“Allah’ın yasakladıklarından uzak duran kişi”yi de muhacir olarak nitelendiriyor Efendimiz (as).
Taşıyamayacağımız kadar yük yüklenerek hicret edemeyiz!
Kaldıramayacağımız ağırlıkların altından çıkıp yola gidemeyiz!
Yolcuyuz biz!
Yükümüz hafif,hedefimiz belli olmalı.
Bu yıl da yine sessizce geldi yeni yılımız!
Bağırıp çağırmadan!
Noel baba gezdirip, çamları süslemeden!
Ağırbaşlı ve vakur.
Dünyadan vazgeçip imanlarının peşinden giden muhacirler gibi!
Hicri 1446 yılımız hayırlı olsun.
Rabbim daha çok rızasına doğru koşacağımız bir yıl nasip eylesin.
Hicri 1446 yılımız mazlumların yüzünün güldüğü bir yıl olsun!
Rabbim öyle eylesin!