Kur’an-ı Kerim’in belagat mucizesi

İslam öncesi Araplarda şairler önemli bir sosyal statüye sahipti. Şairler yılın belli zamanlarında bir araya gelir, kalabalıkların önünde şiirlerini okur ve yarışırlardı. Arap edebiyatının başköşesinde şair otururdu. Kur’an’ın indirilmesinden itibaren, şiirin önemli şehri Mekke’de insanlar art arda şaşkınlık dalgası yaşadılar. Mekkeliler ümmî bir adamın söylemesine imkân olmayan bu sözler karşısında ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Hayret içindeydiler çünkü Hz. Muhammed’in (sas) söylediği sözler sıradan şeylere benzemiyordu! Devrin mevcut şiir ve nesirlerinden çok ötede, harika bir dizayn ve üsluba sahipti. Kur’an Arap dili ve üslubuyla konuşuyor, muhataplarının anlaması için hükümlerini sadelik içinde izah ediyor, itiraz edeceklerin itirazlarını daha başından çürütüyor, kâinattan misaller veriyor, insan psikolojisine dair çarpıcı tespitlerde bulunuyor ama daha da ilginç olanı, bütün bunları o güne kadar görülmemiş bir ifade sanatı ve belagat kudretiyle gerçekleştiriyordu.

---

Bir Ayet: “...Ey Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme...” (Bakara, 2/286)
 

Editör: Mehmet Öztürk