A) Abdest ve Önemi
Abdestin Arapçası, “vudû”dur. Sözlükte, temizlik ve güzellik anlamına gelir. Terim olarak ise belirli organları yıkamak ve mesh etmek suretiyle yapılan bir temizliktir.
Namaz kılmak için abdest almak şarttır. Abdestsiz namaz sahih değildir.
Abdestle ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
يَآ اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوٓا اِذَا قُمْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ اِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُ۫سِكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ اِلَى الْكَعْبَيْنِ
“Ey iman edenler, namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi ve başlarınıza mesh edip topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın.”78
Abdest, dış dünya ile daha çok temasta bulunan organlarımızın temizlenmesine, bu organlarla işlediğimiz günahların bağışlanmasına ve ahirette cennete girmemize vesile olur.79
Peygamberimiz abdestin fazileti hakkında şöyle buyuruyor:
مَنْ تَوَضَّأَ فَأَحْسَنَ الْوُضُوءَ خَرَجَتْ خَطَايَاهُ مِنْ جَسَدِهِ حَتَّى تَخْرُجَ مِنْ تَحْتِ أَظْفَارِهِ
“Bir kimse güzelce abdest alırsa, tırnaklarının altına kadar vücudundan günahları dökülür.”80
Bir başka hadis-i şerifte de şöyle buyurmuştur:
إِنَّ أُمَّتِي يُدْعَوْنَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ غُرًّا مُحَجَّلِينَ مِنْ آثَارِ الْوُضُوءِ، فَمَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ أَنْ يُطِيلَ غُرَّتَهُ فَلْيَفْعَلْ
“Benim ümmetim kıyamet gününde abdest azaları, abdest nurunun parlaklığıyla geleceklerdir. Bu parlaklığı daha fazla uzatmak hanginizin elinden gelirse yapsın.”81
Konu ile ilgili olarak Ebû Hureyre’den (ra.) şöyle rivayet edilmiştir:
Peygamberimiz bir gün Medine kabristanına gelip:
—Ey Müminler yurdu, size selam olsun. İnşallah biz de size katılacağız. Kardeşlerimi görmeyi isterdim, buyurdu. Ashab:
—Ya Resulallah, biz sizin kardeşleriniz değil miyiz, dediler. Peygamberimiz:
—Siz benim Ashabımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz gelmemiş olanlardır, buyurdu. Ashab:
—Ey Allah’ın Resulü, henüz gelmemiş olan o kardeşlerinizi nasıl tanıyacaksınız, dediler. Peygamberimiz:
—Bir kimsenin, hepsi aynı renkte olan atlar arasında alnı ve üç ayağı ak bir atı bulunsa onu tanımaz mı, diye sordu. Ashab:
—Evet, tanır, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:
—Öyle ise kardeşlerimiz, yüz, el ve ayakları abdest nuru ile parlak olarak geleceklerdir. Ben de onlardan önce gidip Havuz başında onları bekleyeceğim, buyurdu.82
B) Abdestin Farzları
Kur’an-ı Kerim’de abdestle ilgili ayetten de açıkça anlaşıldığı üzere abdestin farzları dörttür. Bunlar:
1. Yüzü Bir Kere Yıkamak
Yüz, alnın en üst tarafında saç bittiği yerden çene altına kadar ve iki kulak yumuşakları arasında olan yerdir.
Sık olan sakalların yalnız üstünü yıkamak yeterlidir. Sakal seyrek ise altındaki cildin de yıkanması lazımdır. Bıyık ve kaşlar hakkındaki hüküm de böyledir.
Sakalın altındaki deri görülmüyorsa o sakal sıktır. Deri görülüyorsa seyrektir.
Yüzü yıkarken kirpikler ile göz pınarlarının da yıkanması gerekir. Gözün içini yıkamak gerekmez.
2. Elleri ve Kolları Dirseklerle Beraber Bir Kere Yıkamak
Dirseklerin daha yukarısının yıkanması gerekmez. Parmakların olduğu taraftan başlayıp dirseklere doğru yıkamak sünnettir. Dirseklerden başlayıp parmakların tarafına doğru yıkamak caiz ise de sünnete uygun değildir.
3. Başın Dörtte Birini Mesh Etmek
Mesh etmek, başka bir yerde kullanılmayan yaşlığı bir yere değdirmek demektir. Kolları yıkadıktan sonra ondan arta kalan yaşlıkla başın mesh edilmesi caiz olmaz. Çünkü bu su, kullanılmıştır. Başın mesh edilmesi için yeni su alınması lazımdır.
Başta mesh edilecek yer, iki kulağın üst tarafında kalan yerdir. Buranın dörtte birini mesh etmek yeterlidir. Kulaklardan aşağı sarkan saçların üzerine mesh edilmez. Böyle saçlar başın üstünde topuz yapılmış olsa bile yine mesh edilmez.
4. Ayakları Topukları ile Beraber Bir Kere Yıkamak83
Ayakların iki tarafında çıkıntı hâlinde bulunan kemiklere “Topuk” denir. Ayakları yıkarken topukları da yıkamak lazımdır. Bunların yukarısını yıkamak gerekmez.
Abdestte ayakları yıkamak farzdır. Çıplak ayaklara mesh etmek caiz değildir. Ayaklara çıplak olarak mesh edileceğini iddia edenler, abdestle ilgili ayette وَاَرْجُلَكُمْ kelimesini بِرُؤُ۫سِكُمْ kelimesine atfederek وَاَرْجُلَكُمْ’ün lâm’ını esre okumakta ve buna dayanarak da ayakların çıplak olarak mesh edilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Hâlbuki وَاَرْجُلَكُمْ kelimesinin lâm harfi hem “üstün”, hem de “esre” olarak okunmaktadır. Yani her ikisi de kıraattir. “Üstün” okunduğu takdirde ayet,
“Ayaklarınızı da yıkayın”, “esre” okunduğu takdirde ise “ayaklarınızı da mesh edin” manalarını ifade eder.
Bu manalardan hangisi doğrudur? Fıkıh usûlünde belirtildiği üzere birden çok manaya ihtimali olan “nass”lar mücmeldir. Abdest ayetindeki وَاَرْجُلَكُمْ kelimesi de böyledir. Mücmel olan bu ayetten hangi mana kastedilmiştir? Yani, abdestte ayakların yıkanması mı, yoksa mesh edilmesi mi emredilmiştir.
Bunu açıklayan bir delilin bulunması lazımdır. Yoksa iki manaya gelen ayetin, bir delile dayanmadan ayakların yıkanmasını ifade eden manasını bırakarak diğer manasını tercih edip çıplak ayaklara mesh edilmesine hükmetmenin ilmî bir dayanağı olmaz.
Kur’an’dan sonra dinî hükümlerin dayandığı ikinci delil, hiç şüphesiz peygamberimizin sünnetidir. Bu sebeple abdestte ayakların yıkanması veya mesh edilmesi hususundaki hükmün, sünnetle açıklanması gerekmektedir.
Hem fiili, hem de kavli sünnete baktığımız zaman, Peygamberimizin abdestte ayaklarını yıkadığı tevatüren sabit olduğu hâlde, çıplak ayakları mesh ettiğine dair hiçbir sahih rivayetin bulunmadığı görülmektedir.84
Hatta Peygamberimiz, abdestte ayaklarını yıkarken bir kısmını kuru bırakan Sahabileri, “وَيْلٌ لِلْاَعْقَابِ مِنَ النَّارِ = Vay şu ökçelerin ateşten hâline”85 buyurarak uyarmış, abdest alan bir kimsenin ayağında tırnak kadar bir yeri ıslatmadığını görünce, “Dön abdestini güzel al” buyurmuş, o kişi de dönüp ayağının her tarafını iyice yıkadıktan sonra namazı kılmıştır.86
Peygamberimizin sözleri ve abdestte bizzat ayaklarını yıkamış olması, ayetten kastedilen hükmün, “abdestte ayakların yıkanması gerektiğini” açıkça göstermektedir. “Cerr” kıraatine dayanarak abdestte ayakların mesh edilmesi gerektiğini iddia etmenin hiçbir geçerliliği yoktur.
Kaldı ki abdest, daha önce Mekke’de “Vahy-i gayr-i metlüvv” (Kelimeler hâlinde okunmadan doğrudan doğruya peygamberin kalbine indirilme) ile farz kılınmış ve daha sonra Medine’de bu ayetle takrir edilmiştir.
Çünkü abdest, müstakil bir ibadet olmayıp namaza tabi olduğundan zamanla ihmal edilerek şartlarının gereği gibi yerine getirilmemesi ihtimaline karşı “vahy-i metlüvv” ile takrir ve tespit edilmiştir.87
Ayakların yıkanmasında اِلَى الْكَعْبَيْنِ kelimesi ile topuklarla sınırlandırılması da ayakların yıkanacağını göstermektedir. Çünkü meshte “şuraya kadar” diye bir sınırlama söz konusu olamaz.
Ayrıca en çok yıkanıp temizlenmesi gereken ayakların abdestte yıkanmaması, İslam’ın temizlik anlayışı ile bağdaşmadığı gibi, abdest ayetinin sonundaki “Allah size sıkıntı vermek istemez, ama sizi tertemiz yapmak ister” diye açıklanan temizlik hikmetine de tamamen aykırıdır.
Eğer ayetten ayakların mesh edilmesi kastedilseydi, başın meshinde yalnız بِرُؤُ۫سِكُمْ zikredildiği gibi, ayaklarda da sadece وَاَرْجُلَكُمْ demek yeterli olur, اِلَى الْكَعْبَيْنِ kaydına gerek kalmazdı.
Bütün bunlardan açıkça anlaşılıyor ki ayet-i kerime her ne kadar mücmel ise de ayakları yıkamanın farz olduğu hususunda muhkemdir.
Yalnız topuğu veya ayağının bir kısmı ile topuğu kalacak şekilde ayağı kesik olan kimsenin, kalan kısmı yıkaması gerekir.
Kolu kesik olan kimse de bu kolunu yıkamaz. Dirsek veya dirsekle beraber kolunun bir kısmı kalmışsa kalan yerlerin yıkanması lazımdır.
Abdestte yıkanması gereken organlarda suyun deriye ulaşmasına engel olan hamur, mum ve çapak gibi şeylerin giderilmesi gerekir. Suyun geçmesine mani olacak şekilde tabaka oluşturan oje, ve boya da aynı hükümdedir.
Suyun geçmesine engel olmayan kına ile boyacının tırnağında kalan boyalar, zarurete binaen abdeste mani değildir.
Parmaklar, aralarına suyu geçirmeyecek şekilde bitişik ise suyun, parmakların arasına ulaştırılması lazımdır.
Parmakta bulunan dar yüzüğün hareket ettirilerek suyun altına ulaşması sağlanmalıdır.
Abdest aldıktan sonra saçlar tıraş edilse başa yeniden mesh etmek gerekmediği gibi, abdest aldıktan sonra sakal, bıyık ve tırnakların kesilmesi durumunda da bunların tekrar yıkanması lazım gelmez.
Abdest organlarında bulunan yaranın yıkanması zararlı olursa ilaç üzerine su akıtılır. Bu da zarar verirse yara üzerine mesh edilir. mesh etmek de zararlı ise terk edilir.
Gözü hasta olan kimsenin gözüne suyun zarar vereceği kendi tecrübesiyle bilinir veya bunu uzman Müslüman bir doktor bildirirse, hastalığı devam ettiği sürece gözüne su değdirmez.
Abdestte vacib yoktur.
C) Abdestin Sünnetleri
Abdestin başlıca sünnetleri şunlardır:
1. Abdeste başlarken önce elleri bileklere kadar yıkamak.
Eller temiz ise yıkamak sünnettir. Temiz değil ise bunları önceden yıkayıp temizlemek farzdır. Böylece diğer organlar kirletilmemiş olur.
2. Abdeste “Eûzu” ve “Besmele” ile başlamak. Yani “Eûzu billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm. Bismillâhi’r-Rahmani’r-Rahim” demek.88
3. Niyet etmek.
Niyet, kalp ile olur. Dil ile “Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya” demek müstehabdır.
4. Abdeste başlarken veya daha önce dişlerini fırçalamak. Misvak veya fırça yoksa dişlerini parmaklarıyla ovmak da yeterlidir.
Dişleri ve ağzı temizleyen misvak, sağlık yönünden faydalı olduğu gibi Allah’ın rızasının kazanılmasına da vesile olur.
Diş fırçası olarak kullanılan misvak, Arabistan’da yetişen Erak ağacının dallarından yapılır. Güzel kokusu ve hafif acılığıyla antiseptik (mikrop öldürücü) özellikleri olan misvakın diş hastalıklarına karşı da faydalı olduğu bilinmektedir.
Temiz maddelerden yapılan diş fırçaları ile de dişleri temizlemek misvak yerini tutar. Maksat dişlerin temizlenmesidir.
5. Ağzına üç kere su alıp her defasında boşaltmak. Ağza su almaya “Mazmaza” denir.
6. Burnuna üç defa su çekmek. Buna “İstinşak” denir.
7. Ağza ve buruna suyu iyice çekmek. Şöyle ki: Abdest alan kimse oruçlu değilse suyu ağzında çalkalar ve suyu burnuna iyice çeker. Eğer oruçlu ise boğazına su kaçıp orucun bozulma ihtimaline binaen ağzına ve burnuna su alırken mübalağa etmez.
8. Abdestte sıraya riayet etmek. Yani ayette bildirildiği gibi önce yüzü, sonra kolları yıkamak, sonra başı mesh etmek ve sonra da ayakları yıkamak.
9. Kollarını ve ayaklarını yıkarken önce sağdan başlamak. Bu, yıkanması gereken çift organlar hakkındadır. Yüz, tek organ olduğu için bunda sağdan başlama söz konusu değildir.
Ayaklara giyilen mestler mesh edilirken sünnet olan, ikisini birden mesh etmektir. Ancak ellerden birinin olmaması veya bir hastalık sebebiyle kullanılamayıp tek elle mesh edilmesi hâlinde sağdan başlanır.
10. Yıkanan her organı üç kere yıkamak.
Bu yıkayışların birincisi farz, diğer ikisi sünnettir. Üç defadan fazla yıkamak sünnete aykırı ise de sahihtir. Ancak abdest alan kimse bir kararsızlık içinde olduğu takdirde kalben mutmain olabilmek için üç defadan fazla da yıkayabilir. Suyun az olması hâlinde de üçten az yıkayabilir.
Mesh edilen organlar ise birden fazla mesh edilmez.
11. Elleri ve ayakları yıkamaya parmak uçlarından başlamak.
12. Elleri ve ayakları yıkarken parmaklarını aralamak (hilallemek).
Ellerin parmaklarının aralanması, parmakları birbirine geçirmekle, ayak parmaklarının aralanması ise el parmaklarından birini ayak parmaklarının arasına sokmakla olur. Şöyle ki: Sol elin küçük parmağı ile sağ ayağın küçük parmağının arasından başlanıp sıra ile devam edilerek sol ayağın küçük parmağında bitirilmesi müstehabdır. Ayak parmaklarını akarsuya sokmak aralamak yerine geçer.
13. Yüzü üç kere yıkadıktan sonra (sakallı olan kimsenin) sık olan sakallarını parmakları ile aşağıdan yukarıya doğru aralaması.
14. Başın tamamını mesh etmek. Buna “kaplama mesh” denir.
Başın dörtte birini mesh etmek farzdır, tamamını mesh etmek ise sünnettir. Şöyle yapılır:
Eller su ile ıslatılır. İki elini parmakları ile beraber başın ön tarafına koyar ve arkaya doğru sıvayarak götürür. Kaplama meshin başka şekilleri varsa da en kolay olanı budur.
15. Kulakları mesh etmek.
Baş mesh edildikten sonra ellerin yaşlığı devam ediyorsa yeni bir su almadan kulaklar mesh edilir. Ancak eller yeniden ıslatıldıktan sonra kulakların mesh edilmesi daha güzeldir.
Ellerde yaşlık kalmamış ise sünnetin yerine getirilmesi, ellerin yeniden ıslatılmasına bağlıdır.
Kulakların içi şehadet parmakları ile dışı da baş parmaklar ile mesh edilir.
16. Boynu mesh etmek.
Baş ve kulaklar mesh edildikten sonra elleri yeniden ıslatmaya gerek olmadan iki elin arkası ile boyun mesh edilir, boğaz mesh edilmez.
17. Abdest organlarını yıkarken iyice ovmak.
18. Abdest organlarını ara vermeden yıkamak. Buna “Vilâ” denir. Yani bir organı yıkadıktan sonra o kurumadan diğerlerini yıkamak.
Havanın kuru ve sıcak olması gibi sebeplerle yıkanan organın çabuk kuruması durumunda ise sünnet terk edilmiş olmaz.
D) Abdestin Adabı
“Âdâb”, “edeb”in çoğuludur.
Buna “Müstehab” ve “Mendûb” da denir.
Mendub olan şeyi yapan sevab kazanır, yapmayan kınanmaz.
Abdestin başlıca edepleri şunlardır:
1. Abdest suyunun, üzerine sıçramaması için yüksekçe bir yerde durmak.
2. Abdest alırken kıbleye karşı durmak.
3. Abdestte başkasından yardım istememek.
Ancak bir özrü sebebiyle başkasından yardım istemesi veya başkasının kendi arzusu ile abdest suyunu hazırlaması, getirmesi ve dökmesi edebe aykırı değildir.
4. Bir ihtiyaç olmadıkça konuşmamak.
5. Ağza ve buruna suyu sağ el ile almak.
6. Sol el ile sümkürmek.
7. Özür sahipleri hariç, vakit girmeden önce abdest almak (Özür sahibi olanlar ise vakit girdikten sonra abdest almak zorundadır.).
8. Kalp ile yapılan niyeti dil ile de söylemek.
9. Her organı yıkarken ve mesh ederken besmele çekmek.
10. Her organı yıkarken veya mesh ederken dua okumak.
11. Geniş olan yüzüğü hareket ettirmek.
12. Kulaklarını mesh ederken ellerinin küçük parmaklarını kulaklarının içine sokmak.
13. Ayaklarını sol eliyle yıkamak.
14. Abdestin sonunda kelime-i şehadet getirmek.
15. Abdesten sonra (oruçlu değilse) artan sudan içmek.
16. Temiz bir yerde abdest almak.
17. Abdestten sonra “Kadr” suresini okumak.
18. Abdestte kullanılan su damlalarından elbisesini korumak.
19. Suyu yüzüne çarpmamak.
20. Suyu ne israf etmek ne de çok kıt kullanmak.
21. Yüzü yıkamaya üst taraftan başlamak.
E) Abdestin Çeşitleri
Üç çeşit abdest vardır:
1. Farz Olan Abdest: Abdesti olmayan kimsenin, namaz kılmak, tilavet secdesi yapmak ve Kur’an-ı Kerim’i tutmak için abdest alması farzdır.
2. Vacip Olan Abdest: Abdesti olmayan kimsenin Kâbe’yi tavaf etmek için abdest alması vacibdir.
3. Mendub Olan Abdest: Daima abdestli bulunmak, her namaz vakti için abdest almak, abdestli olarak uyumak, abdesti varken tekrar abdest almak mendubdur.
Kur’an okumak, dinî kitapları tutmak, hadis okumak, Peygamberimizin kabrini ziyaret etmek, Arafat’ta vakfe, Safa ile Merve arasında sa’yetmek, ezan okumak, cenaze yıkamak için abdest almak mendub olduğu gibi bir hata yaptıktan, öfkelendikten, yalan söyledikten ve gıybet yaptıktan sonra da abdest almak mendubdur.
F) Abdest Nasıl Alınır?
Kollar dirseklerin yukarısına kadar sıvanır. Mümkünse yüksekçe bir yerde durulur ve kıbleye karşı dönülür.
“Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya” diye niyet edilir. “Eûzu billâhi mine’ş-şeytani’r-racîm. Bismillâhi’r-Rahmani’r-Rahîm” diyerek eller bileklere kadar üç kere yıkanır. Eller yıkanırken parmak araları aralanır (hilallenir). Yüzük varsa yerinden hareket ettirilerek altının yıkanması sağlanır.
Sonra sağ avuç ile ağzına üç kere su alınıp her defasında iyice çalkalanır. Sonra yine sağ avuca su alınarak buruna üç kere çekilir ve her defasında sol el ile sümkürülerek burun temizlenir.
Sonra alnın üst tarafından başlanarak yüzün her tarafı üç kere yıkanır. Sakal varsa parmaklar ile aralanır. Sakal seyrek ise suyun deriye ulaşması sağlanır.
Bundan sonra sağ kol üç defa dirseklerle beraber yıkanır. Sonra aynı şekilde sol kol da üç kere dirseklerle beraber yıkanır.
Bundan sonra eller ıslatılır, sağ elin içi ve parmaklar başın üzerine konularak mesh edilir. Yani elin iç tarafı ile başın dörtte biri sığanır. Bununla farz yerine getirilmiş olur.
Sünnete uyarak başın tamamını mesh etmek isteyen şöyle yapar: Islatılan iki elini parmakları ile beraber başın ön tarafına koyup arkaya doğru sığayarak götürür. Böylece başın tamamı mesh edilmiş olur.
Baş mesh edildikten sonra sağ elin şehadet parmağı ile sağ kulağın içi, başparmağı ile de kulağın dışı, sol elin şehadet parmağı ile sol kulağın içi, başparmağı ile de kulağın dışı mesh edilir.
Başını mesh ettikten sonra elinin ıslaklığı devam ediyorsa ellerini yeniden ıslatmaya gerek kalmadan onlarla kulaklarını mesh edebilir. Ellerinde ıslaklık kalmamış ise sünnetin yerine gelmesi için eller yeniden ıslatılır.
Sonra yeni bir suya ihtiyaç olmadan iki elin arkası ile boyun mesh edilir.
Bundan sonra evvela sağ ayak, sonra sol ayak topuklarla beraber üçer defa yıkanır.
Ayakların yıkanmasına parmak uçlarından başlanır ve parmak araları iyice temizlenir. Parmak aralarının temizlenmesine sağ ayağın küçük parmağından başlanarak sol ayağın küçük parmağında bitirilir.
Sonra kıbleye karşı Kelime-i Şahadet getirilir.
Böylece abdest usûlüne göre alınmış olur.
G) Abdest Duaları
Abdest alırken okunması mendub olan dualar vardır. Bunlar okunmadan da abdest tamamdır. Ancak bu duaları bilen kimsenin okuması güzeldir.
Abdest alınırken okunması mendub olan dualar şunlardır:
1. Abdeste başlarken “Eûzu” ve “Besmele” den sonra şu dua okunur.
اَلْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي جَعَلَ الْمَاءَ طَهُوراً وَجَعَلَ اْلإِسْلاَمَ نُورًا
Okunuşu: el-Hamdü lillâhillezî ceale’l-mâe tahûren ve ceale’l-islâme nûrâ.
Anlamı: “Suyu temizleyici ve İslam’ı nur kılan Allah’a hamdolsun.”
2. Ağza su alırken:
اَللّهُمَّ اسْقِنِي مِنْ حَوْضِ نَبِيِّكَ كَأْساً لاَ أَظْمَأُ بَعْدَهُ أَبَداً
Okunuşu: Allâhümme’skınî min havzi nebiyyike ke’sen lâ ezmeu ba’dehu ebedâ.
Anlamı: “Allahım! Bana peygamberin havuzundan öyle bir kâse içir ki ondan sonra bir daha susamayayım.”
3. Buruna su alırken:
اَللّهُمَّ لَا تَحْرِمْنِي رَائِحَةَ نَعِيمِكَ وَجَنَّاتِكَ
Okunuşu: Allâhümme lâ tahrimnî râyihate naîmike ve cennâtik.
Anlamı: “Allahım! Beni nimetlerinin ve cennetlerinin kokusundan mahrum etme.”
4. Yüzü yıkarken:
اَللّهُمَّ بَيِّضْ وَجْهِي بِنُورِكَ يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهُ وَتَسْوَدُّ وُجُوهُ
Okunuşu: Allâhümme beyyid vechî binûrike yevme tebyeddu vucûhun ve tesveddu vucûh.
Anlamı: “Allahım! Bazı yüzlerin beyazlanacağı bazı yüzlerin de kararacağı günde benim yüzümü ak eyle.”
5. Sağ kolunu yıkarken:
اَللّهُمَّ أَعْطِنِي كِتَابِي بِيَمِينِي وَحَاسِبْنِي حِسَابًا يَسِيرًا
Okunuşu: Allâhümme a’tinî kitabî biyeminî ve hâsibnî hisâben yesîrâ.
Anlamı: “Allahım! Bana kitabımı sağ tarafımdan ver ve hesabımı kolaylaştır.”
6. Sol kolunu yıkarken:
اَللّهُمَّ لاَ تُعْطِ كِتَابِي بِشِمَالِي وَلاَ مِنْ وَرَاءِ ظَهْرِي وَلاَ تُحَاسِبْنِي حِسَابًا شَدِيدًا
Okunuşu: Allâhümme lâ tü’ti kitabî bişimalî ve lâ min verâi zahrî ve lâ tuhasibnî hisaben şedîdâ.
Anlamı: “Allahım! Bana kitabımı solumdan ve arka tarafımdan verme ve beni zor bir hesaba çekme.”
7. Başa mesh ederken:
اَللّهُمَّ غَشِّني بِرَحْمَتِكَ وَاَنْزِلْ عَلَىَّ مِنْ بَرَكاتِكَ
Okunuşu: Allâhümme ğaşşinî birahmetike ve enzil aleyye min berakâtik.
Anlamı: “Allahım! Beni rahmetinle ört ve üzerime bereketlerinden indir.”
8. Kulaklara mesh ederken:
اَللّهُمَّ اجْعَلْنِي مِنَ الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ
Okunuşu: Allâhümmec’alnî minellezîne yestemiûne’l-kavle fe yettebiûne ahseneh.
Anlamı: “Allahım! Beni, hak sözü işitip sözün en güzeline uyanlardan eyle.”
9. Boynuna mesh ederken:
اَللّهُمَّ أَعْطِقْ رَقَبَتِي مِنَ النَّارِ
Okunuşu: Allâhümme a’tık rekabetî minennâr.
Anlamı: “Allahım! Benim vücudumu cehennem ateşinden azâd eyle.”
10. Ayakları yıkarken:
اَللّهُمَّ ثَبِّتْ قَدَمَيَّ عَلَى الصِّرَاطِ يَوْمَ تَزِلُّ فِيهِ اْلأَقْدَامُ
Okunuşu: Allâhümme sebbit kademeyye alessirâti yevme tezillü fihi’l-akdâm.
Anlamı: “Allahım! Ayakların kayacağı günde benim iki ayağımı sırat üzerinde sağlam tut.”
H) Abdestin Mekruhları
Abdestin başlıca mekruhları şunlardır:
1. Suyu israf etmek. Yani suyu gereğinden fazla kullanmak ve bir organı üç defadan çok yıkamak...
Peygamberimiz Ashabdan Sa’d’ı abdest alırken gördü ve:
—Bu israf nedir, ya Sa’d, dedi. Sa’d:
—Abdestte de israf olur mu, deyince, Peygamberimiz:
—Evet, bir akarsuyun kenarında olsan bile israf olur, buyurdu.89
2. Suyu gayet az kullanmak. Suyu mesh eder veya yağ sürer gibi az kullanmak veya üç kere yıkanması gereken organı üç defadan az yıkamak.
3. Suyu yüzüne ve diğer organlarına hızlı çarpmak.
4. Bir ihtiyaç olmadıkça konuşmak.
5. İhtiyacı yokken abdestte başkasından yardım istemek.
Bir özürden dolayı yardım istemek mekruh olmadığı gibi bir başkasının kendi isteğiyle abdest suyunu hazırlaması ve suyu dökmesi mekruh olmaz.
6. Temiz olmayan yerde abdest almak.
I) Abdesti Bozan Şeyler
Abdestli olan kimsede aşağıdaki hâllerden biri meydana gelirse abdesti bozulmuş olur:
1. Ön ve arkadan sidik ve pislik gelmesi ve arkadan yel çıkması.
2. Vücudun herhangi bir yerinden kan ve irin akması.90
Kan, ister kendiliğinden ister sıkılarak çıksın abdesti bozar.
Ağızdan gelen kan tükürüğe eşit veya daha fazla ise abdesti bozar. Tükürükten az ise bozmaz. Bu, tükürüğün renginden anlaşılır.
Yara ve çıbandan akan irin ve sarı su da abdesti bozar. Bir hastalıktan dolayı göz, kulak ve memelerden gelen akıntı da abdesti bozar.
3. Ağız dolusu kusmak.
Ağız dolusu su, yemek, safra ve kan pıhtısı kusmak abdesti bozduğu gibi aynı bulantı sebebiyle parça parça gelen kusuntunun toplamı ağız dolusu miktarı olursa yine abdesti bozar.
4. Yatarak, yaslanarak veya bir şeye dayanarak uyumak. Zira bu şekilde uyuyan kimseden “yel” çıkabilir.
Bir şeye dayanarak uyumanın abdesti bozması için dayanılan şey alındığı takdirde uyuyanın düşmesi lazımdır. Yaslanılan şeyin çekilmesi hâlinde uyuyan kimse düşmüyorsa böyle bir uyku abdesti bozmaz.
5. Bayılmak.
6. Delirmek, çıldırmak.
7. Sarhoş olmak.
8. Namazda gülmek. Cenaze namazı ile tilavet secdesinde gülmekle abdest bozulmaz, sadece cenaze namazı ile tilavet secdesi bozulmuş olur.
Yanındaki kimse işitecek derecede sesli gülerse hem abdesti hem de namazı bozulmuş olur. Kendi duyacağı kadar gülerse sadece namaz bozulur. Tebessüm etmek yani gülümsemek abdesti ve namazı bozmaz. Çocuğun namazda gülmesiyle sadece namazı bozulur, abdesti bozulmaz. Çünkü mükellef değildir.
9. Fahiş mübaşeret. Yani erkekle kadının arada bir şey olmadan tenasül organlarının birbirine dokunmasıdır. Bu durumda herhangi bir yaşlık meydana gelmese bile kadının da erkeğin de abdesti bozulmuş olur. Arada vücut sıcaklığının hissedilmesine mani olmayan ince bir şey bulunsa bile yine abdest bozulur.
İ) Abdesti Bozmayan Şeyler
1. Ön ve arka hariç, vücudun herhangi bir yerinden çıkıp olduğu yerde kalan, etrafa yayılmayan kan.
2. Bir yaradan, kan akmaksızın et parçası düşmesi.
3. Yaradan, burun ve kulaktan kurt düşmesi.
4. Ağız dolusundan az kusmak.
5. Balgam tükürmek.
6. Pıhtı hâlinde kan parçası kusmak.
7. Kullanılan diş fırçasında, dişler arasına sokulan kürdanda veya ısırılan bir şeyde görülen fakat akmayan kan.
8. Bir hastalık sebebiyle olmayıp, ağlamak ve çok gülmekten dolayı akan göz yaşı.
9. Mayasıl yaşlığı ve parmak aralarındaki pişinti.
10. Dizüstü veya bağdaş kurarak oturup uyumak.
11. Namazda uyumak, Çünkü 10. ve 11. maddelerde açıklanan durumlarda abdesti bozacak bir hâlin meydana gelmeyeceği kabul edilir. Şayet bu durumlarda yellenmek gibi abdesti bozan bir hâl meydana geldiği biliniyorsa abdest bozulmuş olur.
J) Abdestsiz Yapılmayan İşler
1. Namaz kılmak.
2. Kâbe’yi tavaf etmek. Kâbe’yi abdestli olarak tavaf etmek vacibdir.
3. Kur’an’a el sürmek. Kur’an-ı Kerim’e abdestsiz el sürülmez. Fakat ayrı bir kap veya kılıf ile tutulabilir.
Abdestsiz bir kimse ezbere Kur’an okuyabilir. Üzerindeki elbise yeni ile Kur’an’a tutmak mekruhtur.
Çocuklar abdestsiz olarak Kur’an-ı Kerim’i tutabilirler. Çünkü mükellef değillerdir. Ancak Kur’an’ı abdestli olarak tutmaya alıştırılmaları iyi olur.
Abdestsiz olan çocuğun eline Kur’an-ı Kerim vermekte bir sakınca yoktur.
Müslüman olmayan bir kimseye isteği hâlinde hidayete ermesi ümidi ile Kur’an-ı Kerim ve dini bilgiler öğretilebilir.
Üzerinde Kur’an-ı Kerim’den bir parça veya Allah’ın isimlerinden biri yazılı olan parmağındaki yüzük ile helaya girmek mekruhtur. Üzerinde Kur’an yazılı olan şey cepte olur veya bir şeye sarılı bulunursa bununla helaya girmek mekruh olmaz.
Abdestsiz olan kimse kalem gibi bir şeyle Kur’an sayfalarını çevirebilir.
K) Mestler Üzerine Meshetmek
Mest: Ayakları topuklarıyla beraber örten ayakkabıdır.
Ayağa giyilen ve mest adı verilen ayakkabıların üzerine abdest alırken mesh etmek caizdir. Bu, dinimizin kolaylıklarından biridir. Peygamberimiz, hem mest üzerine mesh etmişler hem de yapılmasını söylemişlerdir.
Ayağa giyilen mestlere mesh edilebilmesi için yedi şeyin bulunması şarttır. Bunlar:
1. Mestler, ayaklar yıkanarak abdest alındıktan sonra giyilmiş olmalıdır.
2. Mestler, ayakları topuklarıyla beraber örtmüş bulunmalıdır.
3. Mestler, ayağa giyilmiş olarak normal yürüyüşle ve peş peşe bir fersah, yani, on iki bin adım veya daha fazla yol yürümeye dayanıklı olmalıdır.
4. Mestlerin her birinde ayak parmaklarının küçüğü ile üç parmak kadar delik, yırtık ve sökük bulunmamalıdır. Ancak iki mestteki yırtıkların toplamı üç parmak kadar olursa mani değildir.
5. Mestler, bağsız olarak ayakta durabilecek kadar kalın olmalıdır.
6. Mestler, suyu emerek ayağa geçirmeyecek özellikte olmalıdır.
7. Mest giyecek kimsenin her bir ayağının ön tarafında elin küçük parmağı ile en az üç parmak yer mevcut olmalıdır. Bir veya iki ayağının ön tarafını kaybetmiş ve en az üç parmak kadar bir yer kalmamış olan kimse, bu ayağına mesh edemeyeceği gibi, sağlam ayağına da mesh edemez. Bu takdirde, her ikisini de yıkaması gerekir. Çünkü ayaklarda mesh etmekle yıkamak bir arada olmaz. Yani, bir ayağı yıkayıp diğerini mesh etmek caiz olmaz.
Ancak, bir ayağı topuğun üst tarafına kadar kesik olan kimseden bu ayağını yıkamak sakıt olduğundan, diğer ayağı tam veya ön tarafında en az üç parmak kadarı mevcut ise o ayağındaki meste mesh edebilir.
1. Meshin Müddeti
Mukim, yani misafir olmayan kimse bir gün bir gece (24 saat), yolcu olan üç gün üç gece (72 saat) mesh edebilir. Süre, abdestin bozulmasından itibaren başlar.
Mesela bir kimse saat on ikide abdest alıp ayaklarını yıkamış olarak mestlerini giyse ve aldığı bu abdest saat 16.00’da bozulsa, meshin müddeti, abdest alıp mestlerini giydiği saat 12.00’den itibaren değil, abdestin bozulduğu saat 16.00’dan itibaren başlar ve yolcu olmayanlar için ertesi gün saat 16.00’ya kadar devam eder. Yolcu olanlar için ise bu süre, abdestin bozulduğu saatten itibaren 72 saattir.
Yolcu olmayan bir kimse, mestlerini giydikten sonra 24 saatlik süreyi doldurmadan yolculuğa çıksa mesh müddeti 72 saate kadar devam eder. 24 saatlik süre dolduktan sonra yolculuğa çıkacak olursa mukim iken mesh müddeti bittiği için ayaklarını yıkaması gerekir.
Yolcu olan bir kimsenin, 24 saat mest giydikten sonra misafirliği sona erse mesh müddeti bitmiş olur, 24 saat dolmadan misafirliği sona ererse 24 saati tamamlar.
2. Mestler Üzerine Mesih Nasıl Yapılır?
Abdest alırken sıra ayaklara gelince eller ıslatılarak, sağ elin parmakları sağ ayağın üstüne (ayak parmakları tarafına) sol elin parmakları da sol ayağın üstüne konulur. Parmaklar açık olarak ayakların ucundan başlanıp yukarı doğru ve topukları aşacak şekilde mestlerin üzerine bir kere mesh edilir.
Mestlerin altı mesh edilmez. Mestlerin yanlarına, ökçesine ve koncuna da mesh etmek sahih değildir.
3. Sargı Üzerine Mesh Etmek
Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunduğu takdirde, bu sargı abdest organlarında ise abdest alırken, vücudun başka bir yerinde ise gusül yaparken sargı çözülüp altı yıkanır ve yaranın üstü mesh edilir. Sargıyı çözmek zararlı olursa çözülmeyip eller ıslatılarak sargının üzerine bir kere mesh edilir.
Bu gibi sargıların üzerine mesh etmenin belirli bir süresi yoktur. Yara iyileşinceye kadar devam eder. Sargı üzerine mesh edilebilmesi için sargının abdestli olarak bağlanmış olması şart değildir.
Sargıya mesh ettikten sonra bu sargı değiştirilirse meshi iade etmek gerekmez.
Yara iyileşmeden sargı düşerse mesh bozulmaz. Yaranın iyileşmesi sebebiyle sargının düşmesi hâlinde mesh bozulur. Yara iyileştiği hâlde sargı olsa bile mesh yine bozulur. Bu durumda yaraya zarar vermemek kaydıyla üzerindeki sargı çözülür.
Yara üzerinde ilaç bulunup da sargı yoksa bu yarayı yıkamak zarar vermediği takdirde üzerine su dökülerek yıkanır, zararlı olursa yıkanmaz, mesh edilir. Mesh etmek de zarar verirse o da terk edilir.
Yara üzerindeki sargı yara iyileşmeden namazda düşerse namaza devam edilir.
Yaranın iyileşmesi sonucu düşerse mesh edilen yer yıkanır ve namaz yeniden kılınır.
4. Meshi Bozan Şeyler
a) Abdesti bozan her şey meshi de bozar. Abdesti bozulan bir kimse yeniden abdest alırken mestlerin üzerine de mesh etmesi gerekir.
b) Mestlerden birinin ayaktan çıkarılması veya kendiliğinden çıkması ile de mesh bozulur.
Ayağın çoğunun mestin koncuna kadar çıkması hâlinde tamamen çıkmış sayılır.
Bu durumda abdesti varsa sadece ayaklarını yıkar.
Mestlerden biri çıkmış olsa bile her iki ayağın da yıkanması gerekir. Çünkü taharette iki ayak bir organ hükmünde olduğundan birinin yıkanması gerektiğinde ötekinin de yıkanması icap eder.
Mesh ettikten sonra mestlerden birinde üç parmak kadar bir yırtık meydana gelmesi hâlinde de yine mestler çıkarılır ve ayaklar yıkanır.
c) Meshin müddetinin sona ermesi.
Meshin müddeti bittiğinde abdestli olan kimsenin mestlerini çıkarıp ayaklarını yıkaması yeterlidir.
Mesih müddeti namazda iken sona ererse, o namaz bozulur.
Başa giyilen, yüze çekilen örtü ve ele giyilen eldiven gibi şeylerin üzerine mesh edilemez.
KAYNAKÇA:
78. 5/Mâide, 6.
79. Abdest almanın göz sağlığı bakımından olumlu sonuçlarını belirten Irak Milli Savunma Bakanlığı Sağlık Dairesi Müdürü Albay Şâkir Fâik şöyle diyor:
“Irak Mülki hastanesi göz tabipliği muavinliğine tayin olmuştum. Müracaat eden hastalar arasında birçoklarının trahoma yakalanmış olduklarını görünce hayrete düştüm. Çünkü yüzde yetmişi trahomlu idi. Bu arada A’zamiye’de bir ilkokul öğrencilerinin göz sağlık durumlarını kontrol ettim. Öğrencilerin yüzde doksanının trahomlu bulunduklarını gördüm. Bu alanda ihtisasımı yapmak üzere Avrupa’ya gitmeyi kararlaştırdım. Londra’ya geldim. Morfild hususi göz hastalıkları hastanesinde çalışmaya başladım. Morfild Hastanesinde çalışan Profesör Köln, bana, Bağdat’taki trahomluların sayısını sordu. Hakikati olduğu gibi söyledim. Bunun üzerine hayret ederek şöyle dedi:
—Sizin Müslüman olduğunuzu biliyorum. Müslüman bir kimse, beş vakit namaz kılmak için günde beş defa akarsuyla abdest alır ve yüzünü yıkar. Bu gibilerin trahoma yakalanmaları mümkün değildir. Şu hale göre siz ismen Müslümansınız. Çünkü abdest almıyor ve namaz kılmıyorsunuz. Yahut da abdest ve namaza devam ediyorsanız aranızda yayılan bu hastalığın trahom değil, başka bir hastalık olması mümkündür.
Ben de, hastalık hakikaten trahomdur, yalnız biz abdestsiz ve namazsız Müslümanız demek zorunda kaldım.” (Diyanet işleri Başkanlarından Merhum Hasan Hüsnü Edem’in, Abdest Almanın Diş ve Göz Sağlığı Bakımından Önemi adlı eserinden kısaltılarak alınmıştır. s. 28 vd.)
80. Müslim, “Tahâre”, 33.
81. Buhârî, “Vudu’”, 3.
82. Müslim, “Tahâre”, 12.
83. Şafiilere göre abdestin farzları altıdır: 1. Niyet etmek, 2. Yüzü Yıkamak, 3. Elleri dirseklerle beraber yıkamak, 4. Başı mesh etmek, 5. Ayakları yıkamak, 6. Bu organları bu sıraya göre yıkamak.
84. Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 345.
85. Buhârî, “Vudu’”, 29, Müslim, “Tahâre”, 9, Tirmizî, “Tahâre”, 31, Ebû Dâvûd, “Tahâre”, 97, Nesâî, “Tahâre”, 90.
86. Müslim, “Tahâre”, 10, Ebû Dâvûd, “Tahâre”.
87. Dürerü’l-hükkâm şerhü gureril-ahkâm, I, 7.
88. Abdeste başlarken besmele unutulursa sünnet terk edilmiş olur. Abdest esnasında hatırladığı yerde besmeleyi söylemek mendub olur.
89. İbn Mâce, “Tahâre”, 48.
90. Şafîilere göre, ön ve arka hariç, vücudun herhangi bir yerinden akan kan ve irinden abdest bozulmaz.