​Rabbimiz; "Kitabı okuduğunuz halde İnsanlara iyiliği emreder kendinizi unutur musunuz? Düşünmüyor musunuz?" ​buyurur (Bakara,44).

"Dini Allah’a has kılmak!", ihlaslı olmak hususlarını çok konuşuruz ama ​davranışlarımıza ne kadar yansıyor ona bakmak lazım.

​Herkesi yanıltabilir, kendimizi olduğumuzdan farklı gösterebiliriz.

​Yanıltamayacağımız, kandıramayacağımız, aldatamayacağımız sadece Yüce Yaratıcımızdır.

​O’na rol yapılmaz.

​O’na olduğumuzdan farklı gözükülemez.

​O kandırılamaz, yanlış yönlendirilemez.

​O aracısız bilir. "Gözlerin bakışındaki kötü niyeti de kalplerin gizlediklerini de bilir" (Mümin,19).

​O, bilmek için bizim söylememize, paylaşmamıza, yazıp-anlatmamıza ihtiyaç duymaz.

​O’nun huzurunda O’na hesap verebilecek şekilde yaşamalı insan!

​İnsan ahiret ebedidir, sonsuzdur deyip bütün hazırlığını dünyaya yapmamalı!

​Kabir  karanlığından korktuğunu söyleyip, köşkler ve villalara yatırım yapmamalı!

​"Mal da yalan mülk de yalan" deyip mal yığıp biriktirmeyi en büyük gaye haline ​getirmemeli!

​Allah’ı sevdiğini söyleyip, kullarını memnun etmek için koşturmamalı,

​"Adalet deyip" ayrıcalık istememeli,

​"Bir olun" deyip tefrika çıkarmamalı,

​"Ölümlü dünya" deyip ölmeyecekmiş gibi azgınlaşmamalı,

​"Kahrolsun" dediklerinin ekmeğini yememeli,

​"Allah’a inandım" deyip eziyet görünce iddiasından ve davasından vazgeçmemeli…

​Listeyi uzatabilirsiniz!

​Allah’a rol yapılmaz. 

Allah’a öyleymiş gibi gözükülemez.

​O, kalplerin sahibidir.

​O, gündüzün aydınlığında olanları da gece karanlığında yaşananları da bilir.

​Üç kişi kulis yapsa, fısıldaşsa dördüncüleri O’dur (Mücadele,7).

​O’na rol yapılmaz.

​O’na samimi yönelmekten başka çare yoktur.

​O samimi kullarını, ihlaslı olanları ödüllendirecektir...