Cenab-ı Hak, eşref-i mahlukat olarak yarattığı insanı sayısız nimetlerle mükerrem kılmış; yaratılıştaki değerini koruyabilmesi ve sahip olduğu nimetlere hakkıyla şükredebilmesi için vahiy ve nübüvvetle ona hakikatin yollarını göstermiştir. Bununla birlikte her insanın yaratılıştan gelen bir takım hakları ve sorumlulukları olduğunu Kur’an-ı Kerim’de beyan etmiştir. Bunlar, başta onurlu bir hayat yaşama hakkı olmak üzere kişilerin etnik kökenine, rengine, coğrafyasına, statüsüne, ekonomik durumuna ve fiziksel özelliklerine göre farklılık göstermeyen değişmez temel insani haklar ve sorumluluklardır.
İnsanın dünya ve ahiret huzurunu temin için gelen dinimiz İslam’a göre hayat bir imtihan alanıdır. İnsan yeryüzünde kaldığı sürece karşılaştığı her şeyle sınanmaktadır. Bu sınama zorluklar, meşakkatler yönüyle olduğu gibi imkanlar ve zenginlikler açısından da olabilmektedir. Her halükarda insana düşen, bu gerçeğin farkında olarak sabır, şükür, metanet, güzel ahlak ve ümit ekseninde yaşamaktır. Aksi halde insan, karşılaştığı zorluklar neticesinde isyanın, ümitsizliğin, azgınlığın ve sorumsuzluğun girdabında helake doğru sürüklenecektir.
Biliyoruz ki insanı varlık aleminde önemli kılan asıl değer, sahip olduğu nimetler ve fiziksel özellikleri değil; kalbinde taşıdığı takva bilincidir. Zira Yüce Rabbimiz, Hucurat Suresi 13. ayetinde insanlar için en temel değer olarak “takva” ölçüsünü belirlemiştir. Peygamber Efendimiz (sas) de “Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” buyurarak insanı değerli kılacak asıl unsurun takva olduğuna işaret etmiştir.
Takva bilinci, insanın her türlü söz, tutum ve davranışlarını adalet, merhamet ve emanet ekseninde gerçekleştirmesini gerektiren bir bilinçtir. Bu bilinç, insanın çevresine karşı tavrını; engellilere, yetimlere, yaşlılara, kendinden olmayanlara ve bütün tabiata bakışındaki ahlaki duruşu sağlayan en temel değerdir. Bunun için takva bilincine erişen hiçbir kalpte, fiziksel farklılıklarından dolayı bir başkasını küçümseme, dışlama ve hakir görme gibi süfli duygular barınamaz. Allah’a hakkıyla iman edenler, bu tür çirkinliklerden daima uzak dururlar. Diğer taraftan bu bilinç, Müslümanların her türlü engeli aşmada birbirleriyle yardımlaşmasını gerektirir. Dolayısıyla Allah katında değerli olmak isteyen bir Müslüman, kardeşini asla yardımsız, sahipsiz ve umutsuz bırakmaz. Onun dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderdiğinde, Allah’ın da kendisinin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini gidereceği inancıyla hareket eder.
O halde engelli kardeşlerimizin hayatın her alanında huzur ve güven içinde yer almaları için el ele verelim. İhtiyaç duydukları her alanda onların yanında olalım. Karşılaştıkları zorlukları aşabilmeleri için onlara destek olalım. İmkan ve fırsatlardan hakkıyla istifade edebilmeleri hususunda azami gayret sarf edelim.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizler, bugüne kadar hizmetlerimizi hep bu inanç ve anlayışla gerçekleştirmenin gayreti içinde olduk. Başta engelli kardeşlerimiz olmak üzere, milletimizin her bir ferdinin ibadetlerini kolaylıkla yapabilmesi için büyük bir hassasiyetle hizmet üretmeye devam ediyoruz. Engelli vatandaşlarımızın rahatlıkla erişebilmeleri için camilerimizde, Kur’an kurslarımızda, gençlik merkezlerimizde, aile ve dini rehberlik merkezlerimizde yaptığımız fiziki düzenlemeleri daha da geliştirmenin mücadelesini veriyoruz. Bununla birlikte engelli vatandaşlarımıza yönelik Braille alfabesi ile Kur’an-ı Kerim ve Elif-Ba basılması, hutbelerin ve vaazların işaret diline aktarılması, işitme ve görme engelli kardeşlerimiz için Kur’an kurslarımızda özel sınıflar oluşturulması, radyo ve televizyon programları gibi mevcut hizmetlerimizi daha da artırmanın gayreti içerisindeyiz. Hizmetlerimize kolaylıkla erişebilen ve en güzel şekilde istifade eden engelli kardeşlerimizin hayallerini gerçekleştirmelerine destek olmanın ve bu alanda nice başarı öykülerine şahitlik etmenin sevinç ve onurunu yaşıyoruz.
Bu vesileyle bütün engelli kardeşlerime, mutlu, huzurlu bir hayat diliyor, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bütün mensuplarımızla her zaman yanlarında olduğumuzu ifade ediyor, en kalbi selam ve muhabbetlerimi sunuyorum.
Prof. Dr. Ali ERBAŞ
Diyanet İşleri Başkanı