#KEŞFET

El Elden Üstündür (ta Arşa Kadar)

“Bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.” Anlamında kullandığımız söze, el elden üstündür (ta arşa kadar) deriz.

Abone Ol

“Bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.” Anlamında kullandığımız söze, el elden üstündür (ta arşa kadar) deriz. Bu atasözünü herkesin farklı özelliklerde yaratıldığını, bir kimsenin üstesinden gelemediği şeyleri bir başkasının hiç zorlanmadan yapabileceğini belirtmek için kullanırız. Gerçekten de bu şaşılacak bir durum değildir. Asıl hayret edilmesi gereken şey, bir kimsenin sahip olduğu yetenekler ile kendini başkalarından üstün görmesidir.

“Üstünlük ancak takva iledir.”

Ayrıca kendini başkalarından üstün görmek kibirden sayılmıştır. Kibir ise insanı yoldan çıkarır. Ne kadar yetenekli olursak olalım, hayatımızı devam ettirebilmek için başkalarının yeteneğine de ihtiyaç duyarız. Mesela sayısal zekâsı yüksek biri pek çok kimsenin gıpta ettiği bir işte çalışabilir ama aynı kişi yiyeceği ekmeği üretemez veya patatesi, soğanı yetiştiremez. Bu tür ihtiyaçlarını karşılamak için başkasının el becerisine ve el emeğine gereksinim duyar. O hâlde bizim kibre değil, şükre sarılmamız daha uygun olur. Üstünlüğün bir de tecrübe boyutu vardır. Öyle ki aynı meslek grubunda çalışan kişilerin bilgileri bile birbirinden farklıdır. Kiminin bilgisi teoriden ibarettir ve bu bilginin pratikte bir karşılığı yoktur. Kiminin bilgisi de teorik açıdan, yani kitabi bilgi bakımından zayıftır fakat alaylı olarak da tabir edilen bu kesim sahanın aranan elemanlarıdır.

Sözgelişi tiyatro ve sinemaya emek veren üstatların pek çoğu alaylıdır.

Hani dememiz o ki insan ister alaylı olsun isterse mektepli olsun, sahaya çıkıp yaptığı işi tecrübe etmelidir. Tecrübe sahibi olmak için de “deneme” yapmak lazımdır. Nihayetinde “Tecrübesiz akıl, bir iş beceremez.”

İşimizin en iyisi olmak için sahaya çıktık ve gerçekten de aranan kimse olduk diyelim. E, şimdi “Benim elime kimse su dökemez!” diyebilir miyiz?

Tabii ki böyle bir şeyi telaffuz bile edemeyiz.

İlla ki bizden daha üstün bir el çıkacaktır. Eğer bu iddianızdan vazgeçmezseniz, bükemediğiniz eli öpmek zorunda kalabilirsiniz. Önemli olan hepsinden iyice bir gönle girmektir. Doğrusu, bir gönle girip de faydalı insan olabilmek ne güzel şeydir.

Eğer sahip olduğumuz onca bilgi, beceri ve deneyime rağmen bir gönle giremiyorsak, boşa kürek çekiyoruz demektir. Hâlbuki hiçbirimiz şu dünyaya boşa kürek çekmek için gönderilmedik.

Öyleyse ne yapalım?

Kendi meziyetlerimizi başkalarından üstün tutmak için yarışmayalım. Ayrıca bazı kazanımlarımızı bir övünç meselesi hâline getirip de şımaranlardan olmayalım. İlle de bir şey olacaksak, Yüce Allah’a güzel bir kul, Habibi’ne güzel bir ümmet, devletimize ve milletimize de hayırlı birer evlat olmak için çalışalım. Bunun için çok gayret gösterelim.

Elleriniz “arşa” değecek kadar üstün olsa bile gözleriniz, hep tevazu ile yerde olsun.