“Güç bir duruma düşüldüğünde ne yapıp edip kendisini veya yakın çevresindekileri kurtaran” çözüm odaklı insanlar için “Gemisini Kurtaran Kaptandır.” deriz. Bu atasözünü çoğunlukla kriz üreten değil, krizleri çözme hususunda maharetli olan kimselerden bahsederken kullanırız. Çünkü böyle kimseler ani bir durumla karşılaştıklarında hemen paniğe kapılmazlar.
Peki, ya ne yaparlar?
Akıllıca hareket edip düşünürler ve sıra dışı fikirler bulup aleyhlerine olan bir durumu lehlerine çevirirler. Bu tür kimseler devletin en üst kademesinden biri olup gemileri karadan da yürütebilir veya sıradan bir çoban olup da koyunların başlarına fener bağlatıp sayılarını çok gösterir ve böylelikle düşmanın gözünü korkutup geri çekilmelerini sağlar.
Her toplumda şahsiyetiyle, pratik zekâsıyla ve cesaretiyle ön plana çıkıp da ailesinin, komşusunun veya milletinin derdini omuzlayan çözüm odaklı insanlar vardır. İster çoban olsun, isterse hükümdar olsun, bir kişinin gerçekten de çözüm odaklı bir insan olup olmadığını nasıl anlarız?
Kesinlikle zor bir durumla karşılaştığımız zaman anlarız.
Savaş ya da doğal afet gibi imtihanlarla sınandığımızda, âdeta onların varlığından güç alıp geleceğe daha bir umutla bakarız. Kendilerinden güç aldığımız bu insanlar, belki de dünyanın en yalnız ya da en anlaşılmaz kimseleridir çünkü yaşadıkları toplumda hak ettikleri değeri göremezler. Öyle de olsa onların eline de çok kıymetli bir hazine geçer. O hazineye “tecrübe” deriz.
“Tecrübesiz akıl bir iş beceremez.” derler.
Yeterince tecrübeli bir kaptan, gemisi su aldığında gemiyi ilk terk edecek olan kişilerin fareler olduğunu bilir ve tedbirini ona göre alır. Tedbirden sonrası artık tevekküle kalmıştır. Bir kişi ne kadar akıllı, becerikli veya tecrübeli olursa olsun, takdiri bozamaz.
O sebeple bize düşen gemiyi sağlama almak için elimizden gelenin en iyisini yapmaktır. Gerisi takdiri ilahidir. Gelelim kimlerin kaptan olduğuna…
Aslına bakarsanız hepimiz bir geminin kaptanıyız. Yani herkesin sorumlu olduğu bir alan veya yerine getirmesi gereken bir ya da birkaç görevi vardır. Her kim sorumlu olduğu alandaki krizleri iyi yönetirse ve görevini aksatmadan yaparsa, o kişi gemisini kurtarmış sayılır. Günümüzde kurtarılmayı bekleyen o kadar çok gemi vardır ki sözgelişi dağılan nice yuvalar batmakta olan gemileri andırır.
“Aile (ise) toplumun bel kemiğidir.”
Nasıl ki bir insan bel kemiğinden zarar gördüğünde felç olma tehlikesiyle karşılaşıyorsa aynı şekilde dağılan her yuva da toplumun huzuruna ciddi zararlar verebilir. Bu zararları bertaraf etmenin en etkili yollarından biri de aile içinde sağlıklı bir iletişim kurmaktan geçer.
Eğer bir kaptan gemisini kurtarmak istiyorsa bu dili mutlaka öğrenmelidir, muhakkak kullanmalıdır.