Hak yolda sabreden ümmetler

Sabır, musibetlere karşı bilinçsiz bir katlanma değil, zorluklar karşısında, Hak Teâlâ’ya itaatkâr kalabilmek için bilinçli bir seçim ve davranıştır. Sabredenleri sadece dünyada değil, ahirette de güzel bir son beklemektedir. Hz. Nuh gibi Allah’ın emirlerini yerine getirenlerin sonu dünyada sevinç, ferahlık ve kurtuluştur. Allah Teâlâ, Hz. Nuh’u ve inananları yok olmaktan kurtarmış, ona karşı çıkanları ise denizde boğmuştu. Hz. Musa’da Firavundan ağır haksızlıklar ve zulüm görüp de bundan yakınan İsrailoğulları’na şunları öğütlemişti: “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin.” Firavun’un onlara ve çocuklarına yaptığı zulme karşı Yüce Allah’tan yardım isteyip bunlara göğüs germelerinin elbette karşılığı vardır. Hz. Musa’yı izleyenler, hem Firavun’un zulmüne göğüs germişler hem de peygamberlerine bağlılıkta sağlam durarak sabır göstermişlerdi. Ehl-i Kitap’tan olup da Hz. Muhammed (sas) gelince ona da iman edenler, eski dindaşları ve Mekke müşrikleri tarafından kınanmışlardı.

---

Bir Hadis: “Allah’ım! ... Bizi nimetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenlerden eyle ve bize nimetlerin devamını ihsan eyle.” (Hâkim, Temin, 977)