Hidayet

İslam dini takip edilecek yolları hidayet ve dalalet olarak ikiye ayırmış, bu yolların akıbetini de bildirmiştir. Hidayet, “doğru yola kılavuzluk etmek” anlamını taşır. M. Hamdi Yazır, meseleye hidayetin, sadece doğru yolu göstermek (irşat) ve doğru yoldan nihayete kadar götürmektir (tevfik) olduğuna dair iki aşamalı bir izah getirmiştir. Hidayet, hayır olanı istemeye mahsustur, aksi caiz değildir. Örneğin, hırsıza yol göstermek caiz değildir, buna hidayet denmez. Cenab-ı Hak, Peygamber’e hitaben, “Şüphesiz sen her sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.” buyurmuştur. Bir başka ayette, “Dilediğini saptırır, dilediğine de hidayet verir.” buyrulmuştur. Bu fiil, Allah’tan başkasına nispet edildiğinde ise hidayete vesile olma manası murat edilir. Örneğin Yüce Allah, Hz. Peygamber’e hitaben, “Şüphesiz sen doğru bir yola rehberlik ediyorsun.” buyurmuştur. Burada Rabbimiz Peygamberimizin hidayete vesile olduğunu buyurmaktadır.

---

Ey iman edenler! Allah’ın size şu lütfunu hatırlayın: Üzerinize düşman ordusu gelmişti de onların üzerine şiddetli bir fırtına ve göremediğiniz bir ordu göndermiştik. Allah bütün yaptıklarınızı görmekte idi. (Ahzâb, 33/9)