“Bir kimsenin, ne kadar çalışkan ve akıllı olursa olsun, iki büyük işi aynı zamanda yapamayacağını” anlatmak için “iki karpuz bir koltuğa sığmaz” deriz. Çoğunlukla bu atasözünü, girişken ve yetenekli insanları sakin düşünmeye ve daha sağlam adımlar atmaya yönlendirmek için kullanırız. Çünkü iki büyük işi aynı zamanda yapmaya çalışan pek çok kimsenin hayatı yarımlardan ibarettir.
Peki, bu yarım kalan şeyler nelerdir?
Öncelikle hayallerimizdir. O hayaller ki risk almayı ve çok çalışmayı gerektirir. Eğer sadece hayal kurmakla yetinirseniz, hayali bir eviniz, hayali bir arkadaşınız, hayali bir arabanız ya da hayali bir işiniz olur.
Sonra yarım kalan şeylerden biri de beklentilerdir.
Sahi, bir insanın şu hayattan en büyük beklentisi nedir?
Bize sorarsanız sağlık, huzur ve mutluluktur. Sevdikleriyle güven içinde yaşayan, kimseye muhtaç olmadan geçinen, ömrünün sonunu da hayırla bitiren bir kişi, dünyanın en mutlu insanıdır. İlla ki farklı beklenti içinde olanlar da vardır ama çoğunluğun beklentisi bu yöndedir.
Hayatımızda yarım kalan şeylerden biri de projelerdir. Yeterince emek verilmeden çalışılan pek çok proje başarısızlıkla sonuçlanır. Hâlbuki herhangi bir işte veya projede başarılı olmak, başladığınız bir işi bitirme azminize ve ekip arkadaşlarınızla uyumlu çalışmanıza bağlıdır. Eğer bunların hiçbirisi sizde yoksa iki büyük işe aynı zamanda başlamanız hüsranla sonuçlanabilir.
Ayrıca şöyle de bir durum vardır; nasıl ki beş parmağın beşi de bir değilse insanların yetenekleri de aynı değildir. Kiminin elinden hiçbir iş gelmezken, kimi de aynı anda birkaç işi idare edecek yetenek ve beceriye sahiptir. Sözgelişi, bir insan hem iyi bir çizer hem de iyi bir yazar olabilir. Hatta aynı zamanda başka kitapların da editörlüğünü yapıp ham dosyaları basılı bir eser hâline getirebilir.
Abarttığımızı düşünüyorsanız bir de şunu dinleyin:
“…Önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul.” İlahi emrini yerine getiren bir kimse, bundan daha fazlasını yapmaya da muktedirdir. O kimselerden biri de gemileri karadan yürüten, çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet’tir.
Fatih’in devrinde yaşadığımızı varsayalım. Şimdi böyle birine tutup da “Şanlı bir komutansınız, genç yaşınızda altı-yedi dil biliyorsunuz ve Allah’ın lütfuyla da başarıdan başarıya koşuyorsunuz. Ayrıca Avni mahlasıyla da şiirler yazıyorsunuz. Bırakınız, bunu da bir başkası yapsın.” diyemezsiniz.
Çünkü bunun gibi kişiler ve durumlar birer istisnadır.
Her ne kadar istisnalar kaideyi bozmasa da Fatih gibi üstün yetenekli insanlara, “iki karpuz bir koltuğa sığmaz” derseniz, haddinizi aşmış olursunuz. Başta da ifade ettiğimiz gibi bu atasözünün gerçek muhatabı, sakin düşünmeyen ve işlerini güzel yapmayan kişilerdir. Şunu da unutmayalım ki “…Allah işini güzel yapanları sever.”
İşleriniz güzel, hayalleriniz ise beklentilerinizi karşılayan müşfik bir el olsun.