Ve de ki: Gerçek, rabbinizden gelendir. Artık dileyen iman etsin dileyen inkâr etsin. Biz, zalimler için alevleri kendilerini çepeçevre kuşatan bir ateş hazırladık. (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar buna, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir barınak! (Kehf, 18/29)
Kureyş kabilesinin ileri gelenleri Hz. Peygamber’in (sas) fakir müminleri yanından uzaklaştırması hâlinde kendisiyle görüşebileceklerini söylüyorlardı. Önceki ayette üstünlüğün dünya malında değil, iman ve güzel ahlakta olduğu, ayrım gözetmeden Allah’ın (cc) ayetlerini herkese ulaştırmanın gerekliliği ifade edilmiştir. Bu ayette de Kur’an’ın, insanlar arasında hiçbir ayırım gözetmeksizin herkese aynı şekilde ve eşit olarak hitap ettiği vurgulanmıştır.
İslam dini, Allah katından gelmiş bir dindir. Bunun karşısında zengin-fakir, güçlü-güçsüz ayırımı yapmaksızın herkes eşittir. Dileyen bu dine inanır, dileyen de inkâr eder. İnananın faydası, inanmayanın da zararı kendisine aittir.
Nâr: Ateş, cehennem ateşi.
Vücûh: Yüzler.