Gazze’yle yeniden dünyanın gündemine gelen siyonist zulüm sürüyor. Azalmadan, değişmeden..
Brüksel’de dikkatimi çekti, duvarlar direkler vahşete tepki sloganlarıyla dolu!
Beklentimiz çok olmamalı aslında…
Tarihi ötekini ezmekle; muharref inancı kendisinden olmayana hayat hakkı tanımamakla maruf olanlardan merhamet umma acizliğine düşmemeli…
Ancak izahı zor bir şekilde tepki gösteriyorlar!
Bazen acı çekme pahasına zulme karşı çıkıyorlar!
Canından geçenler bile oluyor.
“Müminler kardeştir.”
“Müminlerin dertlerini önemsemeyen onlardan değildir.” İlahi ve Nebevi düsturların muhatabı olan ümmet ne durumda?
Bir şey söylemeye gerek var mı?
Söylemek mevcut utancı yerleştirmekten ve sıradanlaştırmaktan başka işe yarar mı?
Bilemiyorum!
Belli ki yaramıyor.
Vahşeti konuşmak lüks sofralarımıza meze oluyor sanki!
Tepki gösterileri kazanç aracı mı oluyor yoksa?
Zulüm mazluma ölüm yağdırırken sadece izleyen şöhret mi devşiriyor yoksa?
Allahım nasıl bir zillet!
“Cehdinizi/gayretinizi/cihadınızı terkederseniz zillet musallat olur size.” buyurmuştu Efendimiz (sav).
Bugünkü halimizi mi anlatmıştı bilemiyorum.
Gelin bu Cuma da tek yapabildiğimize yani duaya devam edelim:
“Allahım hüznümüzü sana arzediyoruz!
Allahım bir şey yapma imkanı olup yapmayanları sana havale ediyoruz!
Bize bir çıkış yolu göster!
Hem körpe bedenleriyle cennete uçan yavrular; hem de senden uzak kalan güya mutlu mahrumlar için bize doğru olanı göster!
Bize merhamet et!
İnandım diyenlerimizi ümmet eyle!
Ümmete izzet lütfeyle!”