Diyanet İşleri Başkanlığı hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi, merkez ve taşra teşkilatı arasındaki iletişimin güçlendirilmesi, sahada çalışan personelin motivasyonunun artırılması ve faaliyetlerin yerinde görülerek varsa yaşanılan sorunların çözümüne katkı sağlanması amacıyla 81 ilde Merkez Taşra Buluşmaları devam ediyor.
Bu bağlamda Rize İl Müftülüğünün ev sahipliğinde Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı’nın katılımıyla Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezinde konferans gerçekleştirildi.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda İl Müftüsü Naci Çakmakçı, katılımcıları selamlayarak programın hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
Başkan Yardımcısı Karslı, son 10 yılda ülkede ve dünyada ‘15 Temmuz, pandemi, deprem, Filistin’ olayları gibi birçok önemli olay yaşandığını, tabiri caizse dünyanın hop oturup hop kalktığını, dünyadaki egemen güçlerin insanlarla adeta dalga geçtiğini ifade ederek yaşanan bu olayların insanlığın kendini yeniden hesaba çekmesine vesile olması temennisinde bulundu.
- "Biz bu dünyada bir misyon yüklendik"
Ünlü düşünürlerin “Hayat yorulmaktır, hayat yaralanmaktır”, “Hayat savaştan başka bir şey değildir” sözlerine yer veren Karslı, sadece toplumsal değil ferdi olarak ta insanların bir takım sıkıntılar çektiğini, insanoğlunun bu şekilde imtihandan geçirildiğini ifade ederek, yeryüzünde kibirlenenlerin, hile ve entrika peşinde olanların sonunda açtıkları kuyuya düşeceklerini ve Mevla’nın inananlara müjdeleri olduğunu belirten ayetleri (Fatır, 35/43) hatırlattı.
- "Millet, Diyanet’e bakıyor"
Prof. Dr. Karslı konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz bu dünyada bir misyon yüklendik. Kendimiz istedik. Mevla nasip etti. Din hizmeti yapıyoruz. Hakka çağırıyoruz. Davet etme görevimiz var. Bizim esas imtihanımız budur. Bizim dünya ahiret akıbetimiz buna göre belirlenecek. Yaptığımız görevin hakkını verebiliyor muyuz? Bütün enerjimizi ortaya koyuyor muyuz? Donanımımız ne durumda. Bilgi becerimiz ne durumda. Kalbimiz, ruhumuz, maneviyatımız ne durumda. Bizler bu milletin değerlerini temsil eden insanlarız. Millet bize bakıyor, millet Diyanet’e bakıyor. Toplumla iç içeyiz. Bu bakımdan bizim duruşumuz son derece önemli. 'Eğer biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün…' (Haşr, 59/21) ayetine baktığımızda üstlendiğimiz mesuliyeti gayet açık bir şekilde görüyoruz. Üstlendiğimiz sorumluluğu asla unutmayalım. 200 senedir bizlere insan haklarını, insanın özgürlüğünü, hümanizmi anlattılar. Geldiğimiz nokta ise insanlığın sefaleti.
- "Kur’an okumanın gayesi sorumluluk üstlenmektir"
Seküler bir kültürün kuşatması altındayız. Böyle bir dünyada insanların elinden tutmamız gerekiyor. Şehirler ışıl ışıl ama kalpler gitgide kararıyor. Bağların çözüldüğü, bağımlılıkların arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Neden acaba bağlar çözülüyor. Çünkü insan Mevla’ya olan bağını kaybettikçe kendi bencil dünyalarına mahkûm oluyor. Bütün bu bağların güçlenmesinin kaynağı Allah’a bağlılıktır. Kur’an bütün insanlığı kucaklamaya devat ediyor, ama şeytani düzenler insanları birbirinden koparıyor. Önümüzde Ramazan ayı var. Mukabeleler okuyacağız. Kur’an’la ilişkimizi sağlam tutmak için onu yaşamalıyız. Kur’an okumanın gayesi sorumluluk üstlenmektir. Sorumluluk üstlenmeye talip olanlar Kur’an okur. Bizi yüceltecek olan da bu sorumluluklardır. Cihat konusuna gelince, bugün bize cihat ayetleri hangi mesajları veriyor. Cihad bir Müslümanın kendi gayretini ortaya koyup Allah yolunda çaba sarf etmesidir. Her daim kendimizi yenileme çabası içerisinde olmalıyız. Bilgi, ahlak, tefekkür ve tedebbürle kendimizi donatmalıyız.
Başkan yardımcısı Karslı, konferans sonrası ilçe müftüleriyle ayrı, Kur'an Kursu Öğreticisi, İmam-Hatip ve Müezzin-Kayyımlardan oluşan temsilcilerle de ayrı olmak üzere birer istişare toplantısı gerçekleştirdi.