Mutlak adaletin yegane sahibi
Rabbimizin en güzel isimlerinden biri olan “el-Adl”, “çok âdil, asla zulmetmeyen, hakkaniyetle hükmeden, haktan başkasını söylemeyen ve yapmayan” anlamına gelir. Allah Teâlâ’dan başka gerçek ve mutlak adil yoktur. Çünkü her şeyi hakkıyla gören, işiten, bilen ve her şeye gücü yeten ancak O’dur. İnsan olmak noksan olmak demektir. Bütün sıfatlarda olduğu gibi adalet konusunda da mükemmel olmak sadece Allah’a mahsustur. İnsanlar unutabilir, arzu ve zaaflarına uyabilir, duygusal davranabilir... Ancak Rabbimizin “el-Adl” isminin bize kazandırdığı şuurla -bütün beşeri kusurlarımıza rağmen- hakkı ayakta tutmak ve kendi aleyhimize de olsa adaletin gereğini yerine getirmekle mükellefiz. Adaleti hayatının vazgeçilmez bir prensibi olarak kabul eden insan günlük yaşantısından tutun da inanç, ibadet ve amellerine varıncaya kadar her konuda ifrat ve tefritten korunur; ailesini, işini ve sosyal hayatını adaletle, af ve merhametle düzenler, asla haksızlık ve zulme meyletmez.
---
Ey iman edenler! Allah’ı çok çok anın. Sabah akşam O’nun yücelik ve eşsizliğini dile getirin. (Ahzâb, 33/41-42)