Namaz: İstikamet üzere olmanın hem vesilesi hem nişanesi

Dünya yolculuğunda her insanın gittiği bir yön vardır. Rabbimiz irade vermiş, bizleri rüzgârın önündeki yaprak gibi sahipsiz bırakmamıştır. Ne var ki içeriden ve dışarıdan pek çok ayartıcı farkında bile olmadan kişinin yönünü saptırabilir. Hz. Peygamber “Âdemoğlunun kalbi, (ateşin üzerindeki) tencere gibi kaynayan bir şeydir, sürekli değişir.” (İbn Hanbel, Müsned, IV, 409) buyurarak istikametimizi korumak için desteğe ihtiyacımızı hatırlatmaktadır. Namaz, irade dışı ayartıcılara karşı manevi bağışıklık sistemimizi güçlendiren en önemli gıdadır. Kul namaza niyet ettiğinde kalbini Hakk’a çevirmiştir. Kıbleye döndüğünde beden de o niyete iştirak eder. Tekbirle birlikte göz, kulak ve lisan Rabbinden başkası ile alakayı keser. Kıyamda, rükûda ve secdede bütün organlar emre itaat eder. Rükünleriyle birlikte namaz, kişinin istikametini masivadan Hakk’a yönelten bir kulluk nişanesidir.

---

Bir Ayet: “...Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” (Mümtehine, 60/4)