“Kişi kendi işini kendi yapmalıdır.” Anlamında kullandığımız söze, “sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt” deriz. Bu atasözünü, başkasına bıraktığımız ve başında durmadığımız işten istediğimiz verimi almanın mümkün olmadığını anlatmak için kullanırız. Zaten verimsiz işten de düzenli bir gelir elde edemeyiz. Bırakın düzenli gelir elde etmeyi, sonuçları kendimizi ilgilendiren önemli işleri başkasına havale ettiğimizde, ödemekte zorlanacağımız borç yükünün altına gireriz.

Nasreddin Hoca’nın diliyle söylemek gerekirse: “El elin eşeğini türkü çağırarak arar.” Yani bir başkası kendi işine verdiği önemi sizin işinize göstermeyebilir. Gereği gibi ilgi gösterilmeyen bir işin de tadı tuzu kalmaz. İşini severek yapan ve yaptığı iş ile mutlu olan kimseler bu duruma düşmekten sakınmalıdır. Ayrıca yeniden motive olmak için kendimizi dinlendirmek de lazımdır. Şayet bunu yapmazsak, işimizin ya da görevimizin başında istekli durmayız. Durduk diyelim, bu kez de verimli olamayız ve işleri bir başkasına yaptırmaya kalkarız ki bu da zamanla kötü bir alışkanlığa dönüşür. Hem içinde kendi el emeğimizin olmadığı bir kazancı nasıl harcayabiliriz ki?

“İnsanın yediği şeylerin en güzeli, elinin emeğidir.”

Emek verilerek yapılan her işin içinde alın teri ve bereket vardır. Kendi işini başkalarına yaptıran kimseler ise bu bereketten bihaberdir. Kaldı ki bu durumda mağdur olan yalnızca kişinin kendisi de değildir.

Peki, ya kimdir?

Elbette geçindirmekle yükümlü olduğu ailesidir. Çevrenize şöyle bir baktığınızda vaktiyle işine sahip çıkmadığı için yoksul duruma düşen ve sırf bu yüzden ailesini de perişan eden kimseleri görebilirsiniz. Bunların içinde hatasını anlayıp da bütün gücüyle işe başlayanlar olduğu gibi sağlık ve benzeri sorunlardan dolayı insan içine çıkamayanlar da vardır. Bizim inancımızda ve kültürümüzde düşene tekme vurmak ya da bu tür kimseleri kınamak yoktur. Bunun aksine elimizden gelenin en iyisini yapıp dua etmek vardır.

Ayrıca “…Hangi ırktan veya sosyal katmandan olursa olsun… İnsanları, iradeleri dışındaki özelliklerinden dolayı kınamak, ayıplamak, aşağılamak ya da tam tersi yüceltmek, hem insanlığa hem de Yüce Yaratıcı ’ya karşı saygısızlıktır.”

Her halükarda saygımızı muhafaza edelim. Sonra işimize dört elle sarılıp yaptığımız işin en iyisi olmak için arı gibi çalışalım. Hem bu sayede boş işler ile meşgul olmaktan da kurtulmuş oluruz.

Her anınız ve kazanç peteğiniz dolu olsun.