Dua anlamına gelen Kur'an kavramları şunlardır:
1. İbadet
“Dua” kavramı, ibadet anlamına geldiği gibi “ibâdet” kavramı da dua anlamına gelir. Meselâ şu ayette geçen “ibâdet” kelimesi, “dua” anlamındadır:
“Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana dua (ibadet) etmeğe tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min, 40/60) Sahabeden Nu’mân ibn Beşîr, Hz. Peygamber (sas)’in minberde,
الدُّعَاءُ هُوَ الْعِبَادَةُ “Dua ibadettir” dediğini, sonra sözüne delil olarak bu ayeti okuduğunu söylemiştir. (Tirmizî, De’avât, 2; bk. İbn Mâce, Dua, 1; Ebû Davut, Salât, 358)
2. Salât
Sözlükte dua anlamına gelen “salât” kelimesi Kur’ân’da; namaz anlamında kullanıldığı gibi sözlük anlamında da kullanılmıştır: Şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:
وَصَلِّ عَلَيْهِمْؕ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْؕ
“Ve onlara dua et; çünkü senin duan, onlara huzûr ve sükûn verir.” (Tevbe, 9/103)
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّـحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالطَّيْرُ صَٓافَّاتٍؕ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبٖيحَهُؕ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
“Görmedin mi, göklerde ve yerde olan kimseler ile kanatlarını çırparak uçan kuşlar Allah’ı tespih ederler? Her biri kendi duasını ve tespihini bilmiştir…” (Nûr, 24/41)
3. Nidâ
Sözlükte çağrı anlamına gelen “nidâ” kavramı, Kur’ân’da dua anlamında da kullanılmıştır. Şu örneği zikredebiliriz:
وَاَيُّوبَ اِذْ نَادٰى رَبَّهُٓ اَنّٖي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمٖينَۚ
“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin’ diye yalvarmıştı (nâdâ).” (Enbiya, 21/83)
4. Kavl
Lügatte söz anlamına gelen “kavl” kelimesi, Kur’ân’da dua anlamında da kullanılmıştır. Şu ayeti örnek olarak zikredebiliriz:
قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لٖي وَهَبْ لٖي مُلْكاً لَا يَنْبَغٖي لِاَحَدٍ مِنْ بَعْدٖيۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ
“O, Rabbim! Beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sen, çok lütufkârsın, dedi /diye dua etti.” (Sâd, 38/35; Âl-i İmrân, 3/38)
5. Tazarru
Yalvarmak anlamına gelen “tazarru” kelimesi dua ile eş anlamlıdır. Şu ayeti örnek olarak verebiliriz:
وَلَقَدْ اَرْسَلْـنَٓا اِلٰٓى اُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَاَخَذْنَاهُمْ بِالْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ لَعَلَّهُمْ يَتَضَرَّعُونَ
“Şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar / dua etsinler diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık.” (En’âm, 6/42)
6. Suâl
Sözlükte istemek ve sormak anlamına gelen “suâl” kelimesi, bir kısım hadislerde dua anlamında kullanılmıştır. Şu örnekleri verebiliriz:
“Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.” (Müslim, Dua, 72; Tirmizî, De’avât, 9)
“Allah’tan cennet istediğiniz zaman Firdevs cennetini isteyin.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Cenne, 4) Allah’tan bir şey istemek, O’na dua etmektir.
7. İstiâne
“İstiâne” yardım istemek anlamında olup bir kısım ayet ve hadislerde dua anlamında kullanılmıştır. Şu örnekleri verebiliriz: Yüce Allah, Fâtiha sûresinde bize; ُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعٖينُؕ
“Ancak Senden yardım isteriz” (Fâtiha, 1/5) şeklinde dua etmemizi öğretmektedir. Peygamberimiz (sas) de, yaptığı konuşmalarına; “Her türlü övgü Allah’a mahsustur, O’ndan yardım ister ve O’nun bağışlamasını dileriz” (Tirmizî, Vitir, 116) dua cümlesi ile başlamıştır.
8. İstiğâse
“İstiğâse”, yardım istemek demektir. Kur’ân’da dua etmek anlamında kullanılmıştır. Şu ayeti örnek olarak zikredebiliriz:
اِذْ تَسْتَغٖيثُونَ رَبَّكُمْ فَاسْتَجَابَ لَكُمْ اَنّٖي مُمِدُّكُمْ بِاَلْفٍ مِنَ الْمَلٰٓئِكَةِ مُرْدِفٖينَ
“Siz Rabbinizden yardım istiyordunuz, O da: ‘Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım edeceğim’ diye duanızı kabul buyurmuştu.” (Enfâl, 8/9)
9. İstiğfâr
“İstiğfâr”; Allah’tan af ve mağfiret dilemek demektir. Af ve mağfiret dilemek, Allah’ın affetmesi için O’na dua etmek, yalvarmak demektir. Nuh Peygamberin, kavmine hitabını içeren şu ayeti örnek olarak verebiliriz:
فَـقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ اِنَّهُ كَانَ غَفَّاراًۙ
“Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü O çok bağışlayandır, dedim.” (Nûh, 71/10)
“Vallahi ben günde yüz defa Allah’tan mağfiret diliyorum.” (Müslim, Zikir, 41)
10. İstiâze
“İstiâze”, bela, kaza, âfet ve kötülüklerden Allah’a sığınma, O’ndan kendisini korumasını isteme anlamındadır. Şu ayet ve hadisi örnek olarak verebiliriz:
قَالَ رَبِّ اِنّٖٓي اَعُوذُ بِكَ اَنْ اَسْـَٔلَكَ مَا لَيْسَ لٖي بِهٖ عِلْمٌؕ وَاِلَّا تَغْفِرْ لٖي وَتَرْحَمْنٖٓي اَكُنْ مِنَ الْخَاسِرٖينَ
“Nuh; ‘Ey Rabbim! Ben bilmediğim bir şeyi istemiş olmaktan dolayı sana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen, ben hüsrana uğrayanlardan olurum’ diye niyazda bulundu.” (Hûd, 11/47)
“Allah’ım! Alaca hastalığından, delilikten, cüzzam hastalığından ve her türlü kötü hastalıktan sana sığınırım.” (Ebû Davud, Salât, 367)
11. Tövbe
“Tövbe”, insanın günahına pişmanlık duyması ve Allah’tan af dilemesi demektir. Tövbe eden insan, Allah’a dua edip yalvarmış olur.
فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُٓوا اِلَيْهِؕ اِنَّ رَبّٖي قَرٖيبٌ مُجٖيبٌ
“O’ndan mağfiret dileyin, sonra O’na tövbe edin! Çünkü Rabbim yakındır, duaları kabul edendir.” (Hûd, 11/61)
Ayette “tövbe edin” emrinden sonra Allah’ın duaları kabul eden olduğunun bildirilmesi, tövbe etmenin de dua anlamına geldiğini ifade eder.
“Zikir” (Allah’ı anma), “tesbih” (Sübhânellah / Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim), “hamd” (Elhamdü lillâh / Allah’a hamd olsun), “tehlil” (lâ ilâhe illallah / Allah’ tan başka ilâh yoktur), “tekbir” (Allâhü ekber / Allah en bü yüktür) “senâ” (Allah’ı övme) ve “şükür” (Allah’ın verdiği nimetlere teşekkür etme), “icâbet”, “istîcâb” ve “tenciye” (duayı kabul etme), “keşf” (sıkıntıları giderme, kaldırma) kavramları “dua” kavramının mana alanını oluşturur.