Söyleşi
Mahir KILINÇ
Görev yaptığınız bölgede madde bağımlısı olan gençlerin hayatlarına dokunmaya çalışıyorsunuz. Öncelikle bu iyilik serüvenine nasıl karar verdiniz ve ne şekilde başladınız? Bize bunu kısaca anlatabilir misiniz?
1987 yılında Eyüpsultan Müftülüğüne bağlı Alibeyköy Ulubatlı Hasan Camii’nde göreve başladım, 2006 yılında da Hz. Kaab Camii’ne atandım. Hz. Kaab Camii, altı dönüm üzerine inşa edilmiş ufak bir cami. Caminin, Ayvansaray surlarının dibinde, sessiz ve sakin bir yerde olması hasebiyle etrafında uyuşturucu kullanan ve alkol alan kimselere sıkça rastlanmakta. Dolayısıyla camiye gidip gelirken bu kişilerle illaki karşılaşıyorsunuz. Bir akşam, yatsı namazından sonra evime giderken burada uyuşturucu kullanan gençler önümü kesti ve benden para istediler. Önce bir irkildim çünkü böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyordum. O akşam benden para isteyen gençleri geri çevirmedim ve onlara bir miktar para verdim. Eve geldikten sonra bu konuyu aileme açtım. Ailem de meseleyi soğukkanlılıkla dinledi ve bana bu gençlere çorba ikram etme fikrini verdi. Ben de artık oraların müdavimi hâline gelen gençlere: “Sizlere çorba yapsam içer misiniz?” dedim. Onlar da biraz da şaşkınlıkla teklifimi kabul ettiler. Ben de caminin uygun bir yerinde çorba yaptım ve gençlere ikram ettim. İşte bu çorba onlarla iletişime geçmeme vesile oldu.
Hayatını sokakta devam ettiren ve orada yatıp kalkan insanlara pek çok konuda yardım eli uzatıyorsunuz. Toplumun dışına itilen bu insanlara caminizde sığınacak bir yer açarak onları kucaklamanız takdire şayan. Camideki bu faaliyetlerinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
2006 yılında başladığımız çorba ikramı iş adamlarının katkılarıyla büyüdü ve çok sayıda insanımıza ulaştı ve ulaşmaya devam ediyor. Sabah akşam yaptığımız çorba ikramımızın yanı sıra halkımızın ve Eyüpsultan Müftülüğümüzün katkılarıyla her gün ara öğünlerde de yemek çıkarmaktayız. Ayrıca cami müştemilatının içerisine 6 banyo ve 20 kişilik bir yatakhane kazandırdık. Günde ortalama 60 kişi bu banyoları kullanıyor. Banyo yapmak için gelenlere sabun, şampuan ve havlunun yanı sıra kişisel bakım eşyalarını da veriyoruz.
Çorba içmek için gelen gençlere bir teklifte bulunuyoruz. “Sizi misafir edeceğimiz bir mekânımız var, dilerseniz sizi orada misafir etmek isteriz.” Teklifimizi kabul ettikleri takdirde herhangi bir sorguya ya da soruya muhatap kılmıyoruz kendilerini. Onları misafir edeceğimiz yere götürüyoruz ve orada misafir ediyoruz. Orada dinlenip de alkolün ve uyuşturucunun etkisi geçtikten sonra kendilerine uyuşturucu ve alkolden kurtulmak isteyip istemediğini soruyoruz. Eğer kişi “Ben uyuşturucudan/alkolden kurtulmak istiyorum.” derse kendisine yardımcı oluyoruz ve onu madde bağımlılığı tedavi merkezi olan AMATEM’e kendimiz götürüyoruz. Ayrıca sokakta yaşayan vatandaşlarımızın pek çoğunun sağlık problemleri de oluyor. Onların sağlık problemlerini çözmeye çalışıyoruz, ilaçlarını da Eyüpsultan Müftülüğümüzün anlaştığı eczaneden alıyoruz.
Uyuşturucu batağına düşenler hem ailelerinden kopuk oluyor hem de toplum için tehlike oluşturabiliyorlar. Onlarla iletişim kurmak ve onları tekrar bu topluma kazandırabilmek adına neler yapıyorsunuz?
Öncelikle sokakta yaşayan insanların tehlikeli olmasının sebebi sadece madde bağımlısı olmalarıyla ilgili değil. Bu insanların sürekli şiddete, yokluğa, sıkıntıya, çaresizliğe maruz kalmaları ve dışlanmış olmaları onları saldırgan kılıyor aslında. Onlara karşı kibirli bir tavır sergilemediğiniz ve gerçekten yardım elinizi uzattığınızda sizinle iletişim kuruyorlar. Biz de bu gençlerle iletişim kurmayı başardıktan sonra anlatmaya ve yardımcı olmaya çalışıyoruz. Sadece onlara çorba ya da kıyafet yardımı değil amacımız. Onları özlemini duydukları sıcak bir yuvaya ve topluma kazandırmak istiyoruz. Bunun için buraya gelenlerin isimlerini ve ailelerinin bilgilerini alıyoruz. Onları bir şekilde ailelerine kavuşturmak için çabalıyoruz. Kendilerini biraz daha toparlayabilen gençlere iş buluyoruz ve onları topluma kazandırıyoruz.
Bu hizmetleriniz esnasında elbette unutamadığınız pek çok anı vardır. Sizin gönlünüzde ayrı bir yer edinen bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Elbette, hiç unutamadığım bir anımı sizinle paylaşmak isterim. Hayırsever bir iş adamımız her ay ihtiyaç sahiplerine verilmek üzere belirli sayıda erzak paketini bize gönderir. İstanbul’un muhtelif yerlerinden de bizim camimize erzak paketini almaya gelen insanlar olur. Beylikdüzü’nden erzak almaya gelen bir kadın, bir akşamüzeri camiden erzağını alıp da metrobüse doğru yürürken bir genç önünü kesiyor bıçak çıkarıyor ve kadını tehdit ediyor. Kadının telefonunu ve parasını alıyor. Kadın kendisinin de yardıma muhtaç olduğunu ve ta Beylikdüzü’nden Hz. Kaab Camii’ne erzak almaya geldiğini söyleyince gencin tepkisi çok enteresan oluyor. Az önce yol kesen genç bir anda değişiyor ve kadına şunları söylüyor: “Abla, ben o camiye her sabah çorba içmeye gidiyorum ve oradaki imamı da seviyorum. O imam, güler yüzlü bir insan ve bizi oraya kabul ediyor. Sen telefonunu da al paranı da. Sen erzağını ver de metrobüs durağına kadar ben taşıyayım.”
İşte bu: İnsanlara Hz. Peygamber’in (s.a.s.) tavsiyeleri doğrultusunda ön yargısız yaklaşınca böyle güzel hadiselerle karşılaşmak kaçınılmaz oluyor.
Sizin gibi din görevlisi meslektaşlarınıza insanlara ulaşmak ve onlarla hemhâl olmak konusunda hangi tavsiyeleri vermek istersiniz?
Sokaktaki insanlara giyimine kuşamına bakmadan Efendimizin (s.a.s.) tavsiyeleri doğrultunda yaklaşmayı bilmemiz gerekiyor. Türkiye’de çok sayıda insan sokakta yaşıyor. Sokakta yaşayan bu insanlara ulaşabilmek hepimizin vazifesi. Çünkü bu insanlara iyi bir anne baba, öğretmen, hoca, komşu olamadık ya da vazifelerimizi yerine getiremedik ki sokaktalar. Dolayısıyla insan olarak hepimiz sorumluluk altındayız. Bir garibin gözlerindeki yaşı silen, dertlere derman olabilen, gönüllere girebilen ve hayatlara dokunabilen din görevlileri olmalıyız.
Emin Kır, kimdir?
Emin Kır, 1965 yılında Trabzon’un Araklı ilçesinde doğdu. İlkokulu Araklı’nın Çamlıktepe Mahallesi’nde okudu. Hafızlığını 1980 yılında Eyüpsultan Müftülüğüne bağlı Esentepe Kur’an Kursu’nda, liseyi de Küçükköy İmam Hatip Lisesinde bitirdi. 1987 yılında Eyüpsultan Müftülüğüne bağlı Alibeyköy Ulubatlı Hasan Camii’nde imam hatiplik göreve başlayan Emin Kır, 2006 yılından bu yana Hz. Kaab
Camii’nde bu görevini sürdürmektedir.