Hacda Kadınlar
Kur’an-ı Kerim’de insanın değer ve sorumluluğunun anlatıldığı birçok ayette kadın erkek ayırımı yapılmamıştır. (Bakara/2, 21; Nisa/4, 1.) Bu hususta hac ibadetinde de bir ayrıma rastlanılmaz. Hac ibadeti akıllı, sağlıklı ve maddi durumu yerinde olan kadın-erkek her Müslüman’a farzdır. Kadın hac ibadetinde bağımsızdır. Haccını yaptığı zaman sevabı, yapmadığı zaman da sorumluluğu kendisine aittir.
Haccın farziyetini bildiren “Onda apaçık deliller, Makâm-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse güven içinde olur. Yolculuğa gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır…” (Ali İmran/3, 97.) ayeti cinsiyeti değil, “hacca gitmeye güç yetirmeyi” esas almıştır. Üzerine hac farz olan Müslüman bir erkeğin nasıl geciktirmeden hacca gitmesi gerekiyorsa, kadınların da aynı şekilde bu vazifeyi yerine getirmesi gerekmektedir. Zira kadının İslami hayatında haccın ayrı bir yeri ve önemi vardır.
Bir hadis-i şerif rivayetine göre Hz. Aişe:
“Ey Allah’ın Elçisi! Biz biliyoruz ki cihat, ibadetlerin en faziletlisidir. Biz de erkekler gibi cihat edemez miyiz?” diye sordu. Rasulullah (sas):
“Hayır cihat hususunda siz erkekler gibi değilsiniz. Siz kadınlar için cihat; haccı mebrurdur.” (Tecrid-i Sarih, c. 6. s. 59.) Buyurarak haccı kadınların cihadı olarak ilan etmiştir.
Hz. Peygamber (sas) zamanından bu yana kadınlar da haccın her aşamasında bulunmuşlar ve hac farizalarını yerine getirmişlerdir. Peygamber (sas) Efendimiz’e sorular sormuşlar, O da onlara hem kadınlara özel olan hükümleri açıklamış, hem de haccın diğer gereklerini bildirmiştir. Mesela Has’am kabilesinden genç bir kadın fetva sormak için Rasulullah’a gelmişti.
Ya Rasulallah, Allah’ın kulları üzerinde hac hususundaki farizası babama ihtiyarlığında erişti. Deve üzerinde duramayacak bir haldedir. Kendisine vekaleten ben haccedebilir miyim? Diye sordu.
Rasulullah (sas) evet, vekaleten hac edebilirsin” diye cevap verdi. Bu soru-cevap olayı vedâ haccı sırasında meydana gelmiştir.( Tecrid-i Sarih, c. 6. s. 53)
Bu hadis-i şeriften de anlaşıldığı gibi kadınlar, Hz. Peygamber’le birlikte hac yapmaya gidebiliyorlar, soru sorabiliyorlar, hatta erkeklere vekaleten hac farizasını yerine getirebiliyorlar.
Hac yolculuğu esnasında Hz. Aişe annemizin yaşadığı hanımlara özgü hâl ümmetin hanımlarına yol göstermiştir.
Allah'ın (cc) Son Elçisi'yle (sas) hac için Medine'den yola çıkan kafile Mekke'ye henüz ulaşmamışlardı ki aralarında bulunan Hz. Âişe (ra) derin bir hüzne kapılarak ağlamaya başladı; ağlamasının nedeni âdet görmeye başlamasıydı! İhrama girerek niyetlendiği umresi yarım kalacağı gibi, haccı da yapamayacaktı. Şevki kırılmış, heyecanı kaybolmuştu. Yanına gelen Allah Resûlü'nü (sas) gözyaşlarıyla karşılamıştı. Peygamberimiz (sas), neşeli bırakıp kederli bulduğu eşinin hâlini görünce hayretle sordu: “Hayırdır? Niçin ağlıyorsun? Yoksa âdet mi oldun?” Hz. Âişe (ra), “Evet!” dedi ve buruk bir sesle ekledi: “Hâlbuki Allah (cc) şahit, haccı ne çok istemiştim! Ama bu yıl hacı olamayacağım.” Şefkat Peygamberi (sas) ona teselli olacak şu karşılığı verdi: “Bu başına gelen, Âdem kızlarına Allah'ın takdir ettiği bir yazgıdır. Kâbe'yi tavaf etmek dışında hacıların eda edecekleri vazifeleri sen de yerine getirebilirsin.”
İlerleyen günlerde Peygamberimiz (sas) Hz. Âişe'nin (ra) hevesle başladığı bu görevi lâyıkıyla yerine getirmesine yardımcı olmuş, bayram günü âdeti sona erip temizlenince farz olan tavafını yapmasını istemişti. Hatta, “İnsanlar ne güzel hem umre hem hac yaparak evlerine dönüyorlar. Oysa ben sadece haccedebildim.” diyerek üzülen eşinin, kardeşi Abdurrahman (ra) ile birlikte Ten'im'e gidip ihrama girmek suretiyle yarım kalan umresini tamamlamasını da sağlamıştı. Bu olaydan sonra Ten'im Mekke ve Harem bölgesinde ikamet edenlerin (Mekkî, Haremî) umre için ihrama girdikleri yerlerden birisi olmuştur.Bu bölgeye cami inşa edilmiştir .Bu cami Mescidü Âişe, Mescidü’l-umre ve Mescidü’t-Ten‘îm adlarıyla bilinmektedir.
Hac ve umre ibadetinde kadınlar ile erkekler arasında biri yükümlülük diğeri uygulama olmak üzere iki konuda farklılık vardır.
1. Yükümlülük Bakımdan Farklar
Erkeklerden farklı olarak kadınlara haccın farz, umrenin sünnet veya Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre farz olabilmesi için şu iki şartın da bulunması gerekir.
a) Can, mal ve namus güvenliğinin sağlanmış olması.
b) Eşi ölmüş veya boşanmış kadınların iddet süresini doldurmuş olmaları.
2. Uygulamadaki Farklar
Hac ve umrenin yerine getirilişi esnasında kadınlarla erkekler arasında birtakım uygulama farklılıkları meydana gelmektedir. Bu farkları şöyle sıralamak mümkündür:
1. Kadınlar için erkeklerde olduğu gibi özel bir ihram kıyafeti söz konusu değildir. Kadınlar hac esnasında da elbise, başörtüsü, çorap, ayakkabı gibi her zaman giydikleri kıyafetlerini giyerler. Yalnızca yüzlerini örtmezler.
2. Kadınlar telbiye, tekbir, tehlil, salavat okurken ve dua ederken erkeklerin yaptığı gibi seslerini yükseltmezler.
3. Kadınlar remel ve hervele yapmazlar.
4. İhramdan çıkmak için saçlarını tıraş etmezler, sadece saçlarının uçlarından bir parmak ucu kadar keserler.
5. Kadınlar, izdiham olan yerlerde mümkün olduğu kadar kalabalığın arasına girmemeye özen gösterirler. Özellikle namaz kılarken, erkek safları arasında kalmayıp kadınlara ait yerlerde namaz kılarlar.
6. Âdetliyken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra âdet görmeye başlayan hanımlar, tavaf dışında, haccın bütün uygulamalarını yerine getirebilirler. Tavafı ise, özel günleri geçtikten sonra yaparlar.
7. Âdetliyken ihrama giren ve ihrama girdikten sonra âdetleri bitmeden Arafat’a çıkmak durumunda kalan hanımlar, ihrama girerken İfrad haccına niyet etmelidirler.
8.İfrad haccı için ihrama girdikten sonra adet gören kadınlar, kudûm tavafı yapmazlar. Temizlenmeden Arafat'a çıkmak durumunda kalırlarsa Arafat'a çıkarlar, Müzdelife vakfesini ve şeytan taşlama görevini yaparlar, Ziyaret tavafını temizlendikten sonra yaparlar.
9. Temettu‘ haccı için ihrama girdikten sonra adet gören kadınlar, Arafat'a çıkmadan önce temizlenmezlerse umre ihramını iptal ederler ve Arafat'a çıkarken hac için ihrama girerler. Bu şekilde hareket eden kadınlar ifrad haccı yapmış olurlar; şükür kurbanı kesmeleri gerekmez. Hacdan sonra iptal ettikleri umreyi kazâ ederler ve bu sebeple ceza kurbanı keserler.
10.Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre hac için ihrama girmekle umre ihramı bozulmaz. Bu şekilde hareket eden kadınlar, umre ihramını hac ihramı ile birleştirmiş sayıldıklarından kırân haccı yapmış olurlar ve kırân hedyi kesmeleri gerekir.