Hazreti Peygamber’in (s.a.s.) hicretten sonra Medine’de inşa ettiği Mescid-i Nebevi, kapıları Müslüman toplumun bütün fertlerine açık bir yerdi.
Toplumun sorunlarının konuşulduğu, heyetlerin kabul edildiği ve Hazreti Peygamberin (s.a.s.) cemaate imamlık yaptığı Mescid-i Nebevi, Peygamber Efendimizin genç yaşlı, kadın erkek demeden her bir Müslümanı davet ettiği, onlara İslam’ı anlattığı bir mescitti.
Diyanet İşleri Uzmanı Hatice Kahyaoğlu’yla Hazreti Peygamberin (s.a.s.) davetine icabet eden kadın sahabeleri konuştuk.
Mescid-i Nebevi’nin yanı başında yaptığımız söyleşide Kahyaoğlu, mescidin inşa ediliş sürecini anlatarak, “Mescid-i Nebevi, iki yetim kardeşin ücretleri verilmek suretiyle alınan arsası üzerine kurulan bir yapıdır. Yapımı 7 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmış ve kadın, erkek, yaşlı, genç hatta çocuğa kadar herkesin manevi anlamda beslendiği, eğitildiği bir merkez olmuştur. Asr-ı Saadet’te sahabeler gün içerisinde farklı saatlerde Hazreti Peygamberden (s.a.s.) bizzat gelen vahyi dinlemekte ve Hazreti Peygamberin (s.a.s.) örnekliğinde, öncülüğünde hayata nasıl tatbik edeceklerini öğrenmekteydirler.” dedi.
Kahyaoğlu, kadın sahabelerin sohbetinden yeterince istifade edebilmek için aralarında bir sözcü seçerek Hazreti Peygambere (s.a.s.) gönderdiklerini ifade ederek, “Sözcülük görevini alan hanım sahabe, Hazreti Peygamber'e gelerek. ‘Ey Allah'ın Resulü, bize bir gününü ayırsan da o gün sana gelsek bize Allah'ın sana öğrettiğinden öğretsen’ talebinde bulunmuş. Hazreti Peygamber de onlara özel bir gün tahsis ederek eğitimleriyle bizzat ilgilenmiştir.” diye konuştu.
“Kadınlar da gelebildikleri müddetçe beş vakit namaza geliyordu”
Hazreti Peygamberin (s.a.s.) dini tebliği, eğitimi, öğretimi herkesi içine aldığına ve eğitimin vazgeçilmez mekanında Mescid-i Nebevi’de olduğunu belirten Kahyaoğlu şöyle devam etti:
“Allah'ın Resulü, bundan kimsenin mahrum olmasını istemiyordu. Bunun içindir ki, ‘Allah'ın kadın kullarını, Allah'ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın.’ buyurmuştu. Çünkü Hazreti Peygamber (s.a.s.) bir kadının yetişmesinin sadece bir Müslüman'ı yetiştirmek değil, aynı zamanda bir nesil yetiştirmek anlamına geldiğine inanıyordu. Bunun içindir ki kadınlar da gelebildikleri müddetçe beş vakit namaza geliyor, Hazreti Peygamberin (s.a.s.) cemaatinde arkada saf tutuyorlardı. Hatta bu yüzden Hazreti Peygamber, uzun uzun kıldırmak isteğiyle namaza başladığı esnada bir çocuk ağlaması işittiğinde annesi sıkıntıya düşmesin diye namazı kısa tutuyordu. Sadece 5 vakit değil, Cuma namazlarına da hanımlar katılıyordu. Çünkü cuma demek haftalık buluşma demekti. Cuma demek hutbeleri ile haftalık bir eğitimdi. Dolayısıyla cuma günlerini çok sıkı takip eden hanımlar vardı.”
Kahyaoğlu, Hazreti Peygamberin kadınların bayram namazlarına da katılmalarını istediğini hatırlatarak, “Hatta bir hanım sahabe mescide gelmek için kıyafetinin olmadığını söylediğinde Hazreti Peygamber (s.a.s.), arkadaşından ödünç almasını tavsiye etmiştir.” ifadelerini kullandı.
Hem Resulullah döneminde hem de Raşit halifeler döneminde soru sormak, ilim öğrenmek için mescide geldiklerinin kaynaklarda belirtildiğine işaret eden Kahyaoğlu, şöyle konuştu:
“Mesela ‘Havle b. Salebe’ bu hanımefendi, kadın sahabelerden biri. Kocasıyla aralarında bir problem yaşarlar ve bu problemin çözümü için Allah'ın Resulüne gelmiş ve yaşadığı sıkıntıyı onunla paylaşmıştır. Kadının bu şikayetinin akabinde Mücadele Suresinin ilk 4 ayeti nazil olmuş ve işte bu olaya bu mescit, bu mabet, bu mekan şahit olmuştur. Hazreti Peygamber bayram münasebetiyle ashabına hitap ettiği zaman ayrıca hanımların da yanına gidip onlarla sohbet ettiğini yine bize ulaşan siyer-i Nebi kaynaklarından biliyoruz. Hatta bir gün hanımların yanına giderek onlara vaaz ve nasihatte bulunmuş sadaka vermelerini istemişti. Bunun üzerine hanımlar, Hazreti Bilal'in eteğini ziynetlerle durmuşlardı.”
“Mescid-i Nebi, günümüze kadar çağlayan bir kaynak olarak İslam ilimlerinin merkezi olmuştur”
Hazreti Peygamberin Mescidi Nebevi'de adeta bir eğitim seferberliği başlattığını ve kadın sahabelerin de bu seferberlikte önemli bir yeri olduğunu anımsatarak, “Mesela Kur'an-ı Kerim'in doğru anlaşılması konusunda sahabeler arasında en büyük hizmeti, Hazreti Aişe Annemiz yaptığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda 2 bin 210 hadis-i şerif ile en çok hadisi rivayet edenlerden olmuştur. Ebu Musa el Eş’ari der ki, ‘Ne zaman bir hadisi anlamakta bir problem yaşasak hemen Hazreti Aişe'ye sorardık. Kendisi bize bu konuda mutlaka bir bilgi verirdi.’ Mescid-i Nebinin gölgesinde yetişen Ümmü Seleme annemizi, onun kızı Zeynep'i, Ümmü Eymen’i, Hazreti Ebubekir’in kızı Esma ve daha nicelerini burada anmak gerekir. Rabbim cümlesine rahmet eylesin inşallah. Dolayısıyla şehrin merkezinde inşa edilen bu mabet sadece ibadet edilen yer olarak değil aynı zamanda günümüze kadar çağlayan bir kaynak olarak İslam ilimlerinin merkezi olmuştur. Rabbim bu kaynaktan istifade edebilmeyi cümlemize nasip eylesin.” şeklinde konuştu.