Üzerine çok düşülen şeylerin genellikle kazaya veya zarara uğrayacağını belirtmek için “Sakınılan göze çöp batar.” deriz. Çoğunlukla bu atasözünü, önem verdiğimiz ve aşırı tedbir aldığımız şeylerin başına olmadık işlerin gelebileceğini, bu yüzden bazı şeyleri oluruna bırakmanın veya dua etmenin daha iyi netice vereceğini anlatmak için kullanırız.

“Hakkınızda hayırlı olduğu hâlde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu hâlde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz ise bilemezsiniz.”

Kabul edelim ki herkesin bu dünyada bir kıymetlisi vardır. Kimi yeni aldığı arabasının üzerine düşer kimi çocuğunu sevmekte ve korumakta çok ileri gider kimi arkadaşına toz kondurmaz kimi de kendi isteklerini her şeyin önüne koyup çevresinden aşırı ilgi bekler. Hâl böyle olunca da insanda stres, panik atak gibi bazı hastalıklar baş gösterir. Bu durumdaki bir kimse sinirli ve tartışmaya açık olur.

Biraz da işi oluruna bırakıp dua edenlerin durumu hakkında konuşalım.

Öncelikle bazı şeyleri oluruna bırakan kimselerin aşırı davranışlardan uzak durduğunu, böylelikle daha sakin bir hayat geçirdiklerini söyleyebiliriz. Yani onlar olağan sınırı geçip de çok ileri gitmediklerinden kısa fakat emin adımlar ile yürürler. En ideal ve olağan sınır ise helal dairesidir. Bu daireyi, dinimizin meşru kabul ettiği bir alan olarak da düşünebilirsiniz. İşte bu alanın sakinleri “aşırılıklar çağı” diye de isimlendirilen şu zamanda, Allah’a sığınmakla ve O’na yönelmek ile akıllıca hareket etmiş olurlar. Gerçi her çağda Allah’a yönelmek önemlidir ve akıllıca bir iştir.

Eğer aklımızı gereği gibi kullanamıyorsak, bizi sağlıklı düşünmekten alıkoyan bir şeyler var demektir. Hiç şüphesiz o sebeplerden biri de aceleci davranmaktır. İllaki bazı işlerde acele edilmesi tavsiye edilmiştir. Mesela tevbe etmek, yoksullara yardımda bulunmak, cenazeyi çok gecikmeden kaldırmak, imkânlar elverdiğinde haccetmek ve Ramazan’da iftarı acele yapmak bunlardan birkaçıdır.

Ama tutup da önem verdiğiniz her şeyi kendiniz koruyup kollamaya kalkışırsanız ve bunda acele ederseniz, sakındığınız o şeyin gözüne çöp batabilir. Ayrıca gereksiz korkulara kapılıp ümitsizliğe düşme ihtimaliniz de vardır. En iyisi tedbiri aldıktan sonra takdiri Allah’a bırakmaktır. “Peygamber Efendimizin ifadesiyle”: “…Bütün varlık âlemi bir kimseye kötülük yapmak için elbirliği etse, Allah takdir etmedikçe bunu gerçekleştirmeleri mümkün değildir.”

Buna yürekten inanan bir kimse ümitsizliğe düşer mi?

Kesinlikle düşmez!

Peki, strese girip de panik atak geçirir mi?

Tabii ki geçirmez!

Çünkü en ideal ve olağan sınırda kalanlar, akıllıca hareket etmiş olurlar. Sizin de sınırlarınız bu şekilde olsun. Mevla, sakındığınız şeyleri her türlü kötülükten korusun.