"Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir." (Ahzâb, 33/72)
Âyette temsilî anlatım yoluyla insanın, kendisinden daha büyük, güçlü ve dayanıklı gibi görülen göklerin, yerin ve dağların taşıyamayacağı kadar ağır ve önemli bir sorumluluğu yüklenmiş olduğundan bahsedilmektedir. “Emanet” olarak ifade edilen bu sorumluluk, akıl ve hür iradeye dayalı, Allah’a kulluktur. Potansiyel olarak bu emaneti yüklenebilecek kabiliyette olan insan, bu sorumluluğunun bilincinde olmalı ve gereğini yerine getirmeye gayret etmelidir. Zaaflarına takılarak cahillik etmemeli, emaneti zayi ederek zulme düşmemelidir.
Allah’ı bilmek, O’na inanmak ve gerektiği gibi kulluk yapmak, en önemli sorumluluğumuzdur.
Emânet: Güvenilir kimseye bırakılan, korunması istenen şey, sadakat; insanın
akıl ve hür iradeye dayalı yükümlülüğü.
Haml: Yüklenmek.
İşfâk: Korkmak.