Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, A Haber’de canlı yayınlanan “Sahur Vakti” programına katıldı.
Programda, tüm İslam aleminin ramazan ayını tebrik eden Başkan Erbaş, bu ayı bütün Müslümanların fırsat bilip iyi değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Başkan Erbaş, ramazan ayının barışa ve huzura katkı sağladığını belirterek, “Yapılan araştırmalarda, bugün dahil, ramazan ayı ile ramazanın dışındaki aylar arasında işlenilen suçlarda bir azalma var. Ondan sonra kötülüklerin yaygınlaşmaması en azından yerinde durması ya da gerilemesi noktasında çok önemli bir düşüşün olduğunu görüyoruz ki bu da işte ramazanın bereketidir, güzelliğidir.” dedi.
Müslümanların idaresindeki hiçbir şehirde zulümlerin olmadığına işaret eden Başkan Erbaş, “Müslümanların idare ettiği bir şehirde Müslümanlar tarafından bir soykırımın, bir katliamın yapılması hiçbir şekliyle söz konusu değildir.” diye konuştu.
“Müslümanlar şu anda hep mağdur ve mazlum durumda”
Başkan Erbaş, günümüzde İslamofobi kavramını Avrupalıların oluşturduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Bana göre çok yanlış oluşturulmuş bir kavramdır. İslamofobi kavramı korkulan ya da korkutan İslam anlamına geliyor. Müslümanlar kimi korkutuyor? Bugün aslında korkutulanlar Müslüman. Dolayısıyla eğer İslamofobi kavramı bir yerde oluşmuşsa o zaman orada cristianizmofobi, judaizmofobi, hinduizmofobi, budizmofobi gibi kavramların da oluşturulması lazım. Yani Müslümanlara yapılanları gördüğümüz zaman o Müslümanlara bu zulmü kim yapıyorsa zulmü yapanların bağlı olduğu inançlara atıfta bulunarak bir kelime oluşturmak lazım. Görüyoruz işte Hindistan’da Müslümanlara Hinduların neler yaptıklarını, işte Arakan’da Budistlerin Müslümanlara neler yaptıklarını, Filistin’de İsraillilerin neler yaptığını görüyoruz.
Özellikle terör odaklarını destekleyen Hristiyan gruplar var. Onlar hakikaten Müslümanları sürekli bir şekilde sıkıntıya sokmak için ortaya koydukları birtakım teoriler ve hareketler var. Dolayısıyla Müslümanlar şu anda hep mağdur ve mazlum durumda ve mağdur duruma koyan o zalimler de Müslümanlar değil.”
Başkan Erbaş, Amerika’yı da teslim almış güçlerin olduğunu belirterek, “Bu güçler tanrı krallığının yeryüzünde bir an önce gerçekleşmesini iman esası olarak kabul eden gruplar, Hristiyan tarikatlardır. Biz onlara Yahudi inanç esaslarını benimsemiş Hristiyanlar diyoruz. Tanrıyı kıyamete zorlamak, yani kaos ve terör olayları çıkarmak. Bizim 40 yıldır uğraştığımız PKK terör örgütüne tırlar dolusu silahları bunlar veriyor. Yani onlar istiyorlar ki yeryüzünde terör olayları artsın, kaos ortaya çıksın, işte zulümler olsun ve tanrı desin ki, ‘tamam zamanı geldi koparıyorum kıyameti’ anlayışı bunların inanç esaslarında var olan bir şey.” ifadelerini kullandı.
“Müslümanlar tarih boyunca hep Yahudilere sahip çıkmıştır”
Holokostu yaşayanların torunlarının şu anda Müslümanlara soykırım yaptığını kaydeden Başkan Erbaş, “Müslümanlar tarih boyunca hep Yahudilere yardımcı olmuşlar, sahip çıkmışlardır. İnsan olan hiç olmazsa bunun yüzü suyu hürmetine Müslümanlara zulmetmez.” dedi.
Başkan Erbaş, bütün İslam dünyasının birlik, beraberlik içerisinde olup güçlerini birleştirmeleri gerektiğini vurgulayarak, “Güçlerimizi birleştirmediğimiz için dağınıklığımızdan dolayı büyük bir cesaret içerisinde hareket ediyorlar. Fitneden, tefrikadan uzak bir şekilde bütün İslam dünyası birleşse orada tek bir Filistinli’nin burnu bile kanamaz, buna kimse cesaret edemez. Bizim daha çok güçlenmemiz lazım. Türkiye olarak, İslam alemi olarak hem güçlenmemiz hem de güçlerimizi birleştirmemiz lazım, buna son derece ihtiyaç var.” şeklinde konuştu.
“Mehmetçiğimiz, Efendimizden (s.a.s.) aldığı askeri ahlakı her zaman uygulamış”
Tarih boyunca Müslümanların hep zalimin karşısında mazlumun yanında yer aldığını ifade eden Başkan Erbaş, “Niye Peygamber ocağı diyoruz biz ordumuza? Niye Muhammet anlamına gelen Mehmetçik diyoruz askerimize? Çünkü Efendimizden (s.a.s.) aldığı o askeri ahlakı, o savaş ahlakını her zaman uygulamış. ‘Cennet kılıçların gölgesi altındadır’ hadis-i şerifi var. İşte o kılıç her zaman zalimin zulmünü önlemek için kalkan kılıçtır, o kılıç mazlumu korumak için kalkan kılıçtır. Dolayısıyla Efendimizin (s.a.s.) medeniyetimize kazandırdığı bu ahlak bizim savaş hukuku kitaplarımıza da geçmiştir.” açıklamalarında bulundu.
“Dünyadaki kadın derneklerinin Gazze’de kadınlar için niye sesini çıkarmıyor?”
Başkan Erbaş, Müslümanların savaş hukukunda, mabetlere, din adamlarına, kadınlara, bebeklere, çocuklara, yaşlılara, doğaya dokunulmasının haram olduğuna dikkati çekerek, “Şimdi bakıyoruz Gazze’de fosfor bombaları altında 20 bin çocuk, 10 bin civarında kadın can verdi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü denilen bir gün var değil mi? Peki Gazze’de bombalar altında can veren o kadınlar kadın değil mi? İnsan hakları örgütlerinin ya da dünyadaki o kadın derneklerinin sesi niye çıkmıyor?” diye konuştu.
“Gençlerimizi ahiret bilinciyle yetiştirmemiz lazım”
Gençlerin ve çocukların ahiret bilinciyle yetiştirilmesi gerektiğini dile getiren Başkan Erbaş, “Çocuklarımızı Lokman Aleyhisselam gibi, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) ahiret bilinciyle ilgili bütün insanlığa, bütün ümmetine nasihatlerini dikkate alarak hem yaşamamız hem de gençlerimizi, çocuklarımızı buna göre yetiştirmemiz lazım. Bu yıl ramazan ayı ve ahiret bilinci temasını, konusunu seçmemizin amacı da budur.” dedi.
Geleceğin gençlere emanet edileceğini ve bu yüzden milli manevi değerlerine bağlı gençlerin yetiştirilmesi gerektiğini belirten Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye İzcilik Federasyonuyla yaptığı protokol kapsamında Türkiye’nin çeşitli yerlerinde gençlerle kamp yaptıklarını kaydetti.