Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere farklı illerden öğrencilerin katılımıyla iki gün sürecek programda resmi kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, öğrencilerin donanımlarını artırmak ve mezuniyet sonrası istihdam imkânlarına ilişkin bilgilendirmek amacıyla yapılan oturumlarda bilgi ve tecrübe paylaşımında bulundular.

TDV Konferans Salonunda gerçekleştirilen programın açılışında konuşan Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Av. Mehmet Savaş Polat, kendisinin de doğup büyüdüğü ülkeden uzak bir yerde okuduğunu belirterek, “Gençler denilince, özellikle kendi bulundukları ülkelerinin dışında okuyan, gurbette okuyan öğrenciler denilince kendimi hatırlıyorum. Ben de sizler gibi doğup büyüdüğüm, çocukluğumu yaşadığım ülkemi bırakarak, başka bir ülkeye, Pakistan’a gittim. İlim için pek çok şeyi geride bırakıp yollara düştüm, binlerce kilometre öteye gittim, orada eğitim aldım” dedi.

“Bizler Hicretle büyüyen bir dinin mensuplarıyız”

TDV burslusu öğrencilerin Türkiye’de eğitim imkânlarından yararlanmak için pek çok şeyi geride bırakarak geldiklerini vurgulayan Polat, Peygamber Efendimiz’in (sav) Mekke’den, Medine’ye hicretine değindi. İslam dininin Hicretle birlikte yayılmaya, büyümeye başladığını belirten Polat, “İslam dininin Hicretle geliştiğini, yayıldığını hepimiz biliyoruz. Hicretle büyüyen bir dinin mensuplarıyız. Zira Peygamber Efendimiz (sav), Mekke’de kendisine uygulanan baskılardan, İslam dinini anlatması engellendiği için, İslam dinini daha rahat anlatabileceği başka bir şehre, Medine’ye hicret etti ve İslam dini orada yayıldı. İlginçtir İslam dininin gelişmesi için elde edilen ilimler de hicretle birlikte gelişmeye başladı. Efendimiz (sav)’in teşvikleriyle İslam dininin yayılması için sahabe efendilerimiz uzak coğrafyalara gitti orada İslam’ı tebliğ etti, öğretmenlik yaptı” diye konuştu.

“Kutlu bir yoldasınız””

İslam dinini öğrenmek, doğruya ulaşmak için tarihimizde birçok önemli şahsiyetin kendi büyüdüğü topraklardan başka coğrafyalara gitmek zorunda kaldığını belirten Polat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tarihimizde pek çok önemli şahsiyet doğru bilgiye ulaşabilmek, inandıkları dini daha iyi tanıyabilmek için yurtlarını terk etti, hicret ettiler. Bunlardan biri de Selman-ı Farisi’dir. Önce pek çok yeri geziyor, yolu Ankara’dan da geçiyor, Hacı Bayram-ı Veli Camii’nin hemen arkasındaki Augustus tapınağında bir süre kalıyor, daha sonra İslam’ın hakim olduğu topraklara giderek aradığı doğruya ulaşıyor. Dolayısı ile sizler şu an kutlu bir yoldasınız, kutlu bir amaç için pek çok imkândan feragat ederek buralara geldiniz ve şimdi mezun olmaya yaklaştınız. Eminim ki edindiğiniz bilgiden ve kazanımlardan dolayı mutlusunuzdur. Kendim de yurt dışına, Pakistan’a gittim. Gittiğimde çok zorlu bir ülke ve coğrafya olmasına rağmen burada bir çok güzel imkanı geride bıraktım. Yemeklerinden, kültürüne, ikliminden bölge insanına kadar pek çok farklılıkla karşılaştık. Şimdi geriye dönüp baktığımda elhamdülillah ki oralara gitmişim diyorum. Dolayısı ile sizlere bakınca kendimi hatırlıyorum ve sizlerin de buralara gelirken pek çok imkanı arkanızda bıraktığınızı biliyorum. Bu kaçırdığınız imkanları şimdi farklı bir şekilde, daha iyi bir şekilde yakalayacağınızı görüyorum. Niyetleriniz doğru olduğunda karşılığını elbette Allah veriyor.”

“Vakıf Kültürümüz köklü bir medeniyet anlayışına dayanıyor”

Vakıf kültürünün köklü bir medeniyet anlayışına dayandığını belirten Polat, her Müslümanın birer vakıf olduğu bilincinde hareket etmesi gerektiğini söyledi. Polat, “Sizler aslında vakfımızı, vakıf kültürünün ne olduğunu biliyorsunuz. Medeniyetimizde vakıf anlayışı çok köklü bir anlayışa dayanmaktadır. Bu imtihan dünyasında, iyilikleri kalıcı kılmak adına, bizim medeniyetimizin kurumsallaştırmış olduğu bir kültürdür vakıf. Vakıflar çok güçlü bir mirası temsil etmektedir. Sizleri destekleyerek buralara getiren ve bir takım imkanlar sağlayan bu vakıflar, gelecek nesillere sizlerin sayesinde misyon taşımakta, hizmet götürmektedir. Bizler Müslümanlar olarak, her birimiz birer fert olarak vakıfız. Her birimiz kendimizi Allah yoluna adamış, Allah yolunda vakfetmişiz. Dolayısı ile bundan sonraki hayatımızda bu gerçeği düşünerek hareket etmeliyiz diye düşünüyorum. Bu anlamda vakfımız olarak her daim sizlere kapımız açık olacaktır, düşündüğünüz, planladığınız, olmasını arzu ettiğiniz projeleriniz olabilir, bizleri her alanda desteklemeniz bizler için de faydalı olacaktır. Vakıflar bizlere tüketmemiz için miras bırakılmadı, her daim bir adım öteye taşımak, geliştirmek için oluşturulan yapılar bunlar. Dolayısı ile sizlerin fikirleri bizler için önemlidir” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı her zaman yanınızda

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı olarak öncesinde olduğu gibi mezun olduktan sonra da öğrencilerin yanlarında olacaklarını ifade eden Polat, “Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, bu iki değerli kurum sizlere ilk gün olduğu gibi mezuniyetinizden sonra da hayat mücadeleniz için her daim yanınızda olacaktır. Bu anlamda her daim sizlere destek olmaya ve sizlerden destek almaya hazırız. Her birinizin farklı ufukları var, bu anlamda başkanlığımızın ve vakfımızın kapısı sizlere açıktır. Genç dimağlar olarak sizlerin bizlere çok şey katacağınıza eminiz” dedi.

“Mezuniyetten Mesuliyete” programına, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA, YTB, Türkiye Maarif Vakfı, Anadolu Ajansı, Yunus Emre Enstitüsü, SESRİC’ten  pek çok konuğa ev sahipliği yaptı.