1. Kavramsal Çerçeve
Her bakımdan ölçülü ve dengeli olup sınırı aşmamak, Yüce Allah’ın müminlerde görmeyi istediği bir erdemdir. Bunun için “Rahman’ın o iyi kulları, harcamalarında ne saçıp savururlar ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisinin arasın- da dengeli bir tarz tuttururlar.”1 diye yol göstermiş, “Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve güzel şeyleri haram saymayın, sınırı da aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.”2 de- yip Ehl-i kitab üzerinden “Hakkın sınırlarını aşarak dininizde aşırılığa gitmeyin. Daha önce kendileri saptığı gibi birçoklarını da saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan bir topluluğun keyfî istek ve arzularına uymayın.”3 uyarısında bulunmuş ve sanki bütün ilahî mesajın özeti mahiyetinde “Allah adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara karşı cömert olmayı emreder; her türlü aşırılığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”4 buyurmuştur.
İsraf, Müslümanların daha ilk adımda donanması gereken bu dengeli ve ölçülü olma faziletinin tam tersi bir erdemsizlik hâlidir. Sözlükte “sınırı aşmak, aşırı gitmek, aldatmak, gafil ve cahil olmak” gibi anlamları olan “فرــس / seraf” kökünden gelen israf kelimesi dinî literatürde, ister ifrat ister tefrit türünden olsun her türlü aşırılığı ifade için kullanılmıştır. Bu bağlamda harcamalarda saçıp savurmak ve yeme-içmede sınırı aşmak israf olduğu gibi inançsızlık, şirk, zulüm, hayâsızlık ve hatta dinde aşırılık da israf olarak nitelendirilmiştir.5 Nitekim Kur’an-ı Ke- rim’de, “Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”6 âyetinde yeme içmede haddi aşmak israf olarak nitelendiği gibi “(İnkârda ve günahta) sınırı aşan ve Rabbi’nin âyetlerine inanma- yanları işte böyle cezalandırırız. Âhiret azabı ise elbette daha şid- detli ve daha devamlı olacaktır.”7 âyetinde küfür ve isyan, aynı şekilde israf olarak anılmıştır.
Bunların yanında mesela cinsel tercihlerdeki kural tanımaz- lık ile yetki kullanımındaki aşırılık da Kur’an’da aynı kelimeyle kötülenmiştir. Hz. Lût’un (a.s.) kavmindeki homoseksüellere “Kadınlarla evlenmek dururken siz erkeklere ilgi duyarak onlarla ilişkiye giriyorsunuz. Siz gerçekten sınırı aşmış bir topluluksunuz”8 diye hitap edilmiş; kasten öldürülmüş bir kişinin yakınlarına da “…Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın.”9 uyarısında bulunulmuştur.
Şu halde yukarıdaki âyetlerden çıkan sonuca göre israf; din-i mübînin, aklıselîmin, tab-ı selîmin ve örf-i sahîhin kabul etmeyeceği inanç, söz ve davranışların genel adı olarak tanım- lanabilir. Bu geniş çerçevesiyle kullanımı yer yer devam etmekle birlikte israf terimi, zamanla anlam daralmasına uğramıştır. zaman sonra bu kelime, gerek literatürde gerekse halk dilinde, sadece malî-maddî harcamalardaki aşırılık ve savurganlığı ifade için kullanılır hâle gelmiştir. İsrafın bu dar anlamını ifade için gerek nasslarda gerekse literatürde “tebzîr /رــيذبتلا» kelimesi de sıkça kullanılmıştır.10 Günümüzde de israf dendiğinde genellikle bu dar anlam kastedilmektedir. Tıpkı “ekmek israfı”, “su israfı”, “enerji israfı” ve “para israfı” gibi kullanımlarda olduğu gibi.
2. İsraf Çeşitleri
Kavramsal çerçevede belirtildiği üzere israf, her türlü aşırı- lığın genel adı olduğundan pek çok alt türe ayrılabilmektedir. Burada en fazla dikkat çeken çeşitlerine kısa değinilerde bulu- nulacaktır.
İsraf dendiğinde akla en son gelecek olan çeşit belki de budur. Fakat yukarıda bir kısmını zikrettiğimiz âyetler isra- fın bu çeşidine dikkatleri çekmektedir. İnsan ve toplum için en önemli değer din ve inanç olduğu için öncelikle israfın bu alandaki yansımalarına değinmek yerinde olacaktır.
Din ve inanç alanındaki israf, iki ayrı boyutta ele alınabilir. Birincisi küfür ve şirktir. İnsanın, yaratılış amacının dışına taşa- rak tevhid inancını aşması, onun en büyük israfıdır. Böyle yap- makla o, sınırı geçerek hem Yüce Allah’a verdiği kulluk sözünü çiğnemekte hem de kendi ruhunun anlam arayışındaki beklen- tilerini görmezden gelmektedir. Bu tipin sembol isimlerinden Firavun hakkında Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Firavun ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ’ya iman etmedi. Çünkü Firavun, o yerde zorba bir kişi idi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi.”11 Böyle inanç israfı içinde olan insanlara Sâlih Peygamberin (a.s.) diliyle şöyle denilmişti: “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen o haddi aşanların emrine uymayın.”12
İnsan küfür ya da şirk batağına saplanıp günah deryasına dalabilir. Böyle yapmakla kendi DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ>>>