İncecik bir çizgiyi gözetmektir hayat insana. O incecik çizgilerle bir sanatçı gibi seçkin bir hayatı resmeder insan adeta. Sanatkarın titizliği ve özeni ile eser nasıl şahesere dönüşürse, hayat da böyledir. Çalakalem bir resim anlamsızdır, sevdirmez sevindirmez.
Güzel bir tabloya ise bakmaya doyum olmaz. Hayatı güzel bir tabloya çeviren edep de tıpkı sanatkarın çizgilerindeki asalet gibidir. Şaheser bu özenli ve anlamlı çizgilerle hayat bulur. Sanatçının eserini duygu olmadan ortaya çıkardığını söylemek ne kadar muhalse, edebin de bir duygudan neşet etmediğini söylemek o kadar muhaldir.
Edep hayâ duygusunun haya da imanın bir alametidir. “Hayâ imandan neşet eder, (ehl-i) iman da cennete gider... (Tirmizî, Birr, 65) Güzele güzel yoldan gidilir. Emniyetli ve tavsiye edilen yol en huzurlu yoldur.
"Edep bir taç imiş nur-u Huda’dan,
Giy ol tacı, emin ol her beladan."
“Arsızlık nerede ve kimde olursa olsun çirkinleştirir; hayâ ise nerede ve kimde olursa olsun zarifleştirir.” (Tirmizî, Birr, 47) Bir yoldan incitmeden ve incinmeden geçiliyorsa zarifçe geçiliyor demektir. Edep zarafettir, nezakettir, emniyet ve huzurdur. Edepten yoksun kalmak, hayâdan beslenmemek yoldan zarar görüp, yola zarar vermektir. İnsanın en şık ziyneti ve hazinesi edebidir. Yolda ziynetlerinin ve hazinelerinin zayi edilip gasp edilmesini kimse istemez. Yoldaki herkes güven telkin ederse yol rahattır. Edep, tek bir kişinin değil, toplumun ortak değeridir. İman neticesinde ortaya çıkan hayâ ve hayâ ile vücut bulan edep kişiyi ve toplumu tutar. Topluma anlam katar, yukarılara taşır, seçkin kılar. Yaşamak bir sanatsa, toplum bir eserdir ve o eserde herkesin bir katkısı vardır. Bir izi, bir boyası, bir imzası...
Edep ve haya bir bütünlük işidir. Siret ve suretin birlikteliğidir. Hal, tavır, görünüm, konuşma hayâ duygusunun göstergeleridir. Kalp sureti suret kalbi korur. Kalbi meşgul eden ne varsa surete akseder, suret hangi hal üzere ise kalbi besler. Çizgide kalmak, çizgiden taşmamak, dosdoğru istikameti terk etmemek için ise azaların ne ile iştigal ettiği mühimdir.
Çizginin kaybolduğu yer için “Eğer utanmıyorsan istediğini yapabilirsin” (Buhârî, “Enbiyâʾ”, 54) der Sevgili Peygamberimiz (as). Çizgi anlam bulmaktır. Çizgisi olup, güzel bir iz bırakanlardır güzelce anılanlar... Bir tablodan ve sanatçıdan çizgileri çekip alırsanız, tablo anlamsızlaşır, sanatçı herhangi biri olur... Sanata bakınca sanatçısını hissetmek bir çizgi işidir.
O çizgiyi derin ve belirgin kılmak için ise asıl gayenin altını çizmek gerekir.
“Kendisinden hayâ edilip utanılmaya en lâyık olan, Allah’tır.” (Tirmizî, Edeb, 22)