Sekiz milyar insanın cılız sesini bastırdı, bir çocuğun acıyla haykırışı. Milyarların içinden yapayalnız ve sahipsiz bir şekilde cennetine gitti küçücük bedeniyle.
Bir dünya insan, ben ne yapabilirdim ki fısıltısıyla bir diğerine baktı. Öbürü diğerine ve hepsi birbirine. Söz orada bitti. Hiçbir kelime taşıyamadı bu utancı.
Kötülüğüyle şeytana taş çıkartan taştan öte bir avuç nasipsizin, meydanı alabildiğine kullandığı bir Dünya... O meydanı boş bırakmayıp, öz yurdunda göğsünü siper etmiş imanın gücünü tüm dünyaya haykıran şeref timsali insanlar... Onlar da bir avuç... Sahnede zalimler ve mazlumlar... Dünya sahnesi ve sekiz milyar seyirci. Herkes bulunduğu yerin imtihanında. Aynı zamanda yaşayan kim varsa aynı soruya cevap verecek. Sen ne yaptın?
İçi kan ağlayıp, zerrelerine kadar acıyı hissedenler de yok değil...Sessizliğin sesleri bastırdığı yerde, haykırıyorlar “insanlık” diye...İnsanca var olmaya çalışan kim varsa duramıyor yerinde. Batı ve Doğu ayrımının yerle yeksan oluşunun zemini atıldı o küçük bedene yapılanlarla. İyiler ve kötüler ayrımındayız artık. Batı’nın batışı, insanlığın doğuşu olabilecek insanca duruşlar acıyı azaltmasa da insanlık adına teselli oluyor bir nebze.
Bir kadın haykırıyor, bu acı karşısında aklımı kaybetmek üzereyim diye. İnsan sormadan edemiyor...Asıl aklını yitirip şuurdan yoksun olanlar kimlerdir? Kör, sağır ve dilsiz üç maymuncuların felçli vicdanlarıyla sıfır tepki halini hangi insan bilimi açıklayabilir? Köy yanar deli taranır mı? Yoksa çifte standartla çocuğun her yerde çocuk olduğu gerçeğini balçıkla sıvamak mı? Ya da bananecilerin bana dokunmayan yılan hikayesi mi? Dokunmayacağının garantisini almış olanlar, kefiyeli bebek maketini ipte sallandıran siyonist bataklığından haberdar mı? O bataklık kapkara bir girdap ve cehenneme doğru hızla alçalıyor...
Kur’ân bugünün Ashab-ı Uhdûdlarına karşı uyardı bizi... İnananları hendeklere atıp yakanları bizzat anlattı bize...Yakıp da karşısına geçip seyredenleri... Allah şahittir, azap çok çetin...Babamı yaktılar diye ağlayan çocuğun gözyaşı da hendekler doldurdu bilinsin...Ebedi ateşin yakıtı o yaşlar...Kör bir intikam, hırs ve hasetle dünyayı tarumar edenler, kendi kitaplarını yazıp kendi senaryolarını oynuyorlar.
Filistin kanla, gözyaşıyla sulanmış, şehitlerini bağrında ağırlayan diyar...Taşı, toprağı acının şahidi olsa da toprağı yepyeni tohumlar verecek. Bir ölecek bin dirilecek. Bin Musa ağlayacak ama bir Musa yetecek. Allah şahit...Yalnızlığından doğacak Filistin...