Bir insan top yekün ne iyi ne de kötüdür...

Her insan iyilik de kötülük de yapabilme potansiyeli ile parlattığı ve seçtiği yönü hangisiyse o yönde varlık gösterir. Ancak bir insan topyekun ne iyi ne de kötüdür.

Hata ve kusurlar insan içindir ve insan yanılıp hataya düşebilir. Bir insanın işlediği hatasının şahidi olunmuşsa da tevbesine her zaman şahit olmak mümkün değildir. Asıl hata ise insanları eksik kaldığı yönlerinden vurup topyekun etiketleme illetidir. Bu toptancı fikir anlayışı, toplumun da rengini bulandıran depresif bir tavırdır. Fertlerde olabilecek bu durum toplumun kendisi için de geçerlidir. Bir toplum topyekun kötü ve iyi de olamaz. Kötüsüyle iyisiyle var olan toplumda iyiler iyiliğiyle imar derdinde, kötüler kötülüğüyle yıkım safındadır. Tamda burada iyi ve iyileştirici konumda olanların haklı gayretlerini, ümit kırıcı tavırlarla baltalamanın da iyi niyetli olduğunu söylemek mümkün değildir.

Boynun neden eğri diye sorulan devenin nerem doğru ki cevabından rol çalan bu tavır, her şeyi ve herkesi kötü görme eğilimindedir. İşin acıtan yanı, elini taşın altına koymayanların, varlığını taşın altına koymuş olanların gayretlerini beyhude görmeleridir.

İnsan nefes aldığı müddetçe mesuliyet bilincini uhdesinde taşır. Molası olmayan bir vazifedir. İyiliğin sonuçlarını görmek dinlenmenin en güzel halidir. Ancak akıbet de bir imtihandır. Allah’ın çizdiği kadere iman etmek, zafer değil seferle mesul olma bilincini taşımaktır. Seferinde ümitle yol alanlar, bilirler ki, hak olan yolda hiçbir iş zayi olmaz. İyi, doğru ve güzelin kendisidir yol... Bu yol yormaz, diriltir, doğrultur.

Kötücül, bezgin tavır ve yorumlar ise kişinin kendisi başta olmak üzere toplumu kronik yorgunluğa sürükler. Olayları, kişileri ve toplumları ya hep ya hiç mantığıyla, siyah ve beyaz görme eğilimi hayata kör noktadan baktırır. Halbuki arada nice renkler ve güzel ayrıntılar görülmeyi bekler.

Ya hep ya hiç demek; hiç esnemeyen bir köşeden hükümler giydirmek, istediği sonucu alamayınca küsmek, şikayet etmek; karanlıkta kaldım deyip ışığı bile açmaya yeltenmemektir.

Halbuki karanlık varsa, karanlığı delen aydınlık da vardır. Karanlığın da aydınlığında Rabbi olan Allah (cc) “O, kara ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratmıştır. Gerçekten biz, anlayan bir topluluk için kanıtları birer birer açıkladık.”  (En’âm 97) buyurmuştur.

Hâsılı; yıldızlar gece karanlık olduğu için görülür. Aynı gök kubbenin altı kimine karanlıktır, kimine aydınlık... Gecenin nurunda yol alanlar karanlığın içinde yıldızları görebilenlerdir.