Bugün herkesin ihtiyacı olan düşünebilecek kadar dinginlik, nefes alabilecek kadar sadelik...
Çok renkli, çok sesli, çok eşyalı hayatların, insanı azalttığı gerçeğini idrak edebilmek ve devamlı doyurulup el üstünde tutulan nefsin karşısında, açlığı göz ardı edilen ruhun cılızlaşan sesini duyabilmek...
İhtiyaç listesi önceliği ile ömür bütçesini kontrol altına almak...
İnsanın anlamlı konuşabilmesi ve davranabilmesi düşünebilme yetisiyle mümkündür. Aynı şekilde anlamlı bir hayat sürebilmesi de... Bu da ekranların zihinleri kilitlediği bir zamanın nesnesi olan insanın yeniden idrak yolunda özne olma çabası ile rotayı yeniden çizmesi ile gerçekleşecektir. İnsan, uyuşmuş ve bitkin zihinlere sebep ekran keşmekeşinden bağını koparıp, benliğini fark edeceği dingin zamanlar oluşturmalıdır kendine. Sahip olma hırsı ile yokluk yaşadığıyerden varlık aleminin var edilmiş en onurlu mertebesinde olduğu hissini yakalayabileceği yerdir bu bereketli vakitler... İnsan tüketmek için yaşamaz, yaşamak için tüketir. Bugün ekranlar marifetiyle insana çizilen rota; tüketmek için yaşadır... İnsan, sahip olmaktan öte sahiplenmek için var edilmiştir. Sahiplenen korur, kollar, gözetir. Sahip olan ise mülk davasına düşüp beni ve benliğinin kavgasında kaybolup gider. Kaybolup gitmemek hakiki manada var olmak için, durup dinginleşmeye her zamankinden çok ihtiyaç var. Malumat yığınlarıyla dolu zihinlerin sadeleştirilmesinden, evin, odaların, dolapların sadeleşmesine uzanan bir temizlik bu... Belki de yer açmak yaşamaya. Ya da hafifletmek aşağılara çeken ağırlıkları. Ağırlıklar azaldıkça, yükte hafif pahada ağır olanları fark etmeye başlar insan. Önceliklerini daha net görmeye başlar. Kuşbakışı sahası daha da genişler. Rekabet hırsından azad olur. İnsanı kendiyle barıştırır, bakışını kendine odaklar. Beyhude enerji tüketimini en aza indirir. Telaş ve kaostan beslenen tüketim çılgınlığının yerini, dingin ve ahenkli bir ritim alır. Bu ritmi koruduğu kadar da ahengi yakalar.
Mevlâna, her şeyin bir hakikati, bir de gölgesiolduğundan bahseder. Gölge yerdedir, hakikat gökte. Kuşlar gökte uçarlar lâkin gölgeleri yerde görünür. Gölgeye aldanmış avcı ise başını kaldırıp gökte uçan kuşları görmediği için bütün gün kuşların gölgelerinin peşinde, gölge avlamakla meşgul olur. Gölgeler ayağına pranga olmuş bir avcı gibi heves ve oyalanmalarla dünyadaki amacı kaybetmemek için durup evdeki hesabı hatırlamak gerek. Çarşıda hesabı karıştırmamanın yegâne yolu ise ihtiyaç listesini takip etmek ve önceliği kaçırmamak. Amacını bilip, araçlarda kaybolmayan, evdeki hesabını çarşıya uyduran insan selamettedir vesselam.