Mûsâ, “Ey rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kabul eyle! Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin!” dedi.  (A‘râf, 7/151)

Mûsâ peygamberin (as) putperestlikle ilgili tüm uyarılarına rağmen, kendisinin Tûr’da bulunduğu sırada, kavmi tevhid inancından sapmış ve bir buzağı heykeline tapmaya başlamıştı. Mûsâ bu olanlara hem üzülmüş hem de öfkelenmişti. Bu yaşananlardan dolayı kavmini ve yerine bıraktığı kardeşi Hârûn’u (as) suçlayarak kızgınlıkla elindeki Tevrat levhalarını yere atmış ve kardeşini başından tutup çekiştirmişti. Hz. Hârûn (as), duygusal bir hitapla, görevini yapmaya çalıştığını ancak kavmine söz geçiremediğini ifade etmişti. Sakinleşen Hz. Mûsâ (as), hem kendisi hem de kardeşi için Allah’tan (cc) af ve mağfiret dilemişti.

“Ey insanlar! Allah’a tövbe edip, af dileyiniz. Zîra ben günde yüz defa tövbe ederim.” (Müslim, Zikir, 42)

Merhamet: Acımak, bağışlamak.