"Kulları içinden ancak bilenler, Allah’ın büyüklüğü karşısında heyecan duyarlar. Şüphesiz, Allah üstündür, çokça bağışlayıcıdır." (Fâtır, 35/28)

Kur’an-ı Kerim, bilgiye, aklı kullanmaya ve öğrenmeye teşvik ettiği gibi yer yer bilgili yani âlim kimselere özel vurgu yapar. İşte bu âyet de bu yerlerden biridir. Âyette ifade edilen “âlim” sadece bilgiye sahip, meslek olarak bilim ile uğraşan kimse değildir. Bilgisini Allah’ın varlığı ve birliğinin sırlarını kavramada kullanan, öğrendiğini hayatına yansıtan kuldur. Kişi Allah’ı bildikçe, O’nu hakkıyla tanıdıkça O’nun büyüklüğü karşısında âciz olduğunu kavrar. O’nun rızasına aykırı davranmaktan büyük endişe duyar. İşte âyet bu hakikati dile getirmektedir.

Müslüman, bilginin peşinden koşar, bilgisini hakikat uğrunda kullanır. Hakiki bilgi, kişiyi Allah’a (cc) yaklaştıran bilgidir.

Haşyet: Kişinin, Allah’ın rızasına erememe endişesi.
Ulemâ: Âlimler.