Katıldığı programlarda “Sorunlu gençlik değil, sorumlu gençlik!” vurgusu yapan Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Temel Yeşilyurt şunları kaydetti:

“Sorunlu gençlik değil, sorumlu gençlik!”

Kur’an-ı Kerim’i açıp baştan sona taradığınız zaman peygamber kıssalarının hepsinin peygamberlerin gençlik çağlarıyla ilgili olduğunu görürsünüz. Peygamberimiz de (s.a.s.) genç peygamberlerden birisidir. 
Gençlik bizim için hayati önem taşıyor. Gençlik bizim geleceğimiz, ümidimiz ve beklentimizdir. Sağlam bir gençlik, sağlam bir gelecek demektir. 

‘Gençlik bizi anlamıyor, gençlerle iletişim kuramıyoruz, bu nesil hakikaten çok farklı!’ şeklinde hep şikâyet ederiz. Sorunlu olanlar nedense hep gençlerdir bize göre. Sohbetlerimizde de sürekli gençliğin sorunlarından bahsederiz. Gençlik kelimesi ile sorun kelimesini hep bir araya getirerek telâffuz ediyoruz. Peki, sorun sadece gençlikte mi? Biz büyüklerin hiçbir sorunu yok mudur? Ya da gençlikteki bu sorunlara yol açan şey büyükler değil midir? Gençler bu kadar sorunu nasıl olur da bir araya getirebilir? 
En az gençler kadar bizler de sorumluyuz. Sorunlu gençlik yoktur, aslında bir anlamda sorunlu anne babalar vardır, sorunlu aileler vardır, sorunlu eğitimciler vardır. 

Ortaya iyi hedefler koyamıyoruz, iyi örnekler oluşturamıyoruz, Hz. Peygamberi (s.a.s.) iyi anlatamıyoruz. Hz. Peygamber; çocuklarla çocuk, gençlerle genç, büyüklerle büyük olmuştur. Bizzat kendisi hayatın içerisinde yer almış, yaşamış, yaşamayı ve yaşatmayı öğretmiştir. Getirdiği dinin ve ilahi mesajın yaşanabilir olduğunu, hayatın içinden geldiğini bizzat yaşayarak göstermiştir. 

Zaman zaman Hz. Peygambere değişik ülkelerden elçiler gelirdi ve onu koltuğunda oturan ve emirler yağdıran bir kişi olarak hayal ederlerdi. Bir bakıyorlar ki halkın içerisinde, zaman zaman etrafındaki insanlara hizmet eden, zaman zaman şakalaşan, dertlerini dinleyen bir insan... Onların gözü bir kral arıyordu. Oysaki bir kul Peygamber vardı karşılarında. Yani Allah’a kul olan, aynı zamanda kulluk bilinci içerisinde yaşayan bir Peygamber. Yaşadığı için örnek oldu, etkiledi ve etrafında gönüllü, sivil ve genç bir ekip oluşturdu. İlk Müslümanların neredeyse tamamına yakını genç idi. 

Hz. Peygamber, güvenilir bir insandı. İnsanlar Ona ‘emin’ diyorlardı. Bunu söyleyenler sadece dost ve yakınları değildi. Bunu düşmanları da söylüyordu. Sizi hiçbir düşmanınız takdir etti mi? Bir insanın düşmanı, öteki, başkaları: ‘Bu adam, iyi adamdır.’ diyorsa o zaman oturup bunu değerlendirmek lâzım. Kendisini öldürmek üzere olan insanlar ve düşmanları Hz. Peygamber hakkında diyorlar ki: ‘Tamam, biz bunun getirdiği dine karşıyız. Ama dürüst ve güvenilir bir insandır.’

“Gençliğin kıymetini bilmek”

Gençlik heyecan, ileriye yönelik ümit ve dinamizm demektir. 

İslam dini başlangıçta bir gençlik hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Hz. Peygamber, şirke karşı mücadelenin, kâfir topluluğa karşı meydan okuyuşun ve putları yıkışın dinamizmini, fitilini gençlerle ateşlemiştir.

Yalnızca genç olmak değil aynı zamanda dürüst, güvenilir, erdemli, edep timsali ve örnek bir genç olmaktan bahsediyoruz. Hz. Peygamber (s.a.s.) için denir ki: ‘Onun ahlâkı, Kur’an ahlakıydı. Onu görünce Kur’an aklımıza gelirdi.’ Öyleyse genci görünce de Peygamber akla gelsin, kitap akla gelsin, sahabeler akla gelsin. 

Hz. Peygamber bizim için üsve-i hasene idi. Eğer bir yola gitmek ve doğru adım atmak istiyorsak önümüzde örnek alınması gereken bir rehber idi, ama dürüst, sözüyle, özüyle dimdik duran, haksızlığa karşı meydan okuyan, şirkin karanlıklarını yıkan ve âlemlere rahmet olan bir rehberdi.”