Güney Afrika dünyanın en renkli, en esrarengiz ülkelerindendir. Güney Afrika, Afrika kıtasının güneyinde yer alır. Ülkenin güneydoğusunda Hint Okyanusu, güney ve güneybatısında Atlas Okyanusu bulunmaktadır. Afrika kıtasının en uç kısmında, hani dışarda oğul yapan arıların konduğu ağaçtan sarkmasıyla oluşan görüntüsü vardır ya, tıpkı öyledir Güney Afrika’nın görünümü. Ülkenin nüfusu 2017 de yapılan nüfus sayımına göre 56,72 milyondur. Güney Afrika, Cape Town, Pretorya, Bloemfontein’den oluşan belki de dünyada üç başkenti olan tek ülkedir.

G. Afrika’nın tarihi çok eskilere dayanır. Tabi ki ülkenin tarihinden bahsedecek değilim. “Şerefü‘l-Mekân bi‘l-Mekîn”- bir yerin şerefi, oradaki insan(lar)dan gelir- diye çok güzel bir söz vardır. Benim açımdan Güney Afrika’yı önemli kılan insanların başında Afrikalı Müslümanların daveti üzerine oraya giden, birçok insanın hidayetine vesile olan Ebu Bekir Efendi gelir. Bir diğeri uzun müddet orada yaşayıp, ülkesi Hindistan’ı pasif direniş anlayışıyla İngiliz sömürgesinden kurtaran Mahatma Gandi’dir. Bir başkası ise Gandi gibi dünyanın en çok tanıdığı, yirmi yedi yılın üzerinde zindan hayatı yaşamasına rağmen, çıktıktan sonra kazandığı devlet başkanlığı döneminde kendine her türlü den’iliği reva görenleri bile affetme büyüklüğü gösteren Nelson Mandela’dır.

Bu yazıdan maksadım, ne Güney Afrika’yı, ne büyük mücadele örneği veren insanlardan Nelson Mandela’yı, ne Rugby maçını, ne de 1995 yılında yapılan Rugby Dünya Şampiyonası finalinde yenilmez denen Yeni Zelanda takımını yenen Güney Afrika milli takımını konu edinen YENİLMEZ filmini anlatmak değildir. Bu yazımla; bir liderin sadece bir maç üzerinden “gök kuşağı” rengindeki farklı bir topluluğu nasıl tek millet haline getirilişini anlatmaktır. O lider ki, kabile içinde söylenen ismiyle Madiba, bilinen ve tanınan ismiyle Nelson Mandela’dır. Maksadım onun “Tek Takım, Tek Ülke” sloganıyla spor üzerinden ülkesinin birlik ve beraberliğini nasıl sağladığını anlatmaktır.

RUGBY (RAGBİ) On beşer kişiyle oynanan, kaba, zorlu ve çetin bir spordur. Bu sporda güç ve çeviklik önemli olmakla beraber çok daha önemlisi cesarettir. Elips bir topla oynanmaktadır. Bu spor 1823 yılından bu tarafa oynanmaktadır. İngiltere’nin Rugby şehrinde bir futbol maçı esnasında sporcunun biri topu koltuğunun altına alarak karşı tarafa geçmesiyle başlamıştır. Başta İngiltere olmak üzere Fransa, Galler, Güney Afrika, Yeni Zelanda ve Avustralya’da çok meşhurdur. Sekiz forvet yedi bek (back) olmak üzere on beş sporcuyla oynanan oyunda hakeme itiraz kesin ihraç sebebidir. Bu oyun hakkında bu kadar bilgi yeter. Fazlasını isteyen meraklı okuyucularım araştırıp bulabilir.

Dünyayı esir alan, herkesi septik ve paranoyak yapıp, evlerimize hapseden coronavirüs sebebiyle okuma ve yazmadan boşluk buldukça film seyrettiğim de oluyor. Seyrettiğim filmlerden biri de 1995 yılında Mandela’nın devlet başkanı seçildiğinin henüz ikinci yılında Güney Afrika ile Yeni Zelanda arasında oynana Rugby final maçının konu edinildiği “yenilmez” filmiydi.

Irkçılığın istisnasız en katı uygulandığı ülkelerden biri hiç şüphesiz Güney Afrika’ydı. 27-28 yıl bir hücrede zindan hayatı yaşayıp, uluslararası baskı neticesinde yetmiş iki yaşında hapishaneden çıkıp, kaldığı yerden mücadelesine devam eden, bunu yaparken de kendine her türlü aşağılamayı reva gören insanları dahi hoş görebilen, bir insanın neler yaptığını bu filmde görmek mümkündür.

BEKLENTİLER Mandela, (I) yirmi yedi yıldan fazla yattığı hapishaneden yeni çıkmıştı. İlk yapılan çok partili seçimde devlet başkanlığını kazandı. Kendi gibi siyah insanların; yıllarca kendilerini aşağılayan, adam yerine bile koymayan, en aşağılık ve adi işlerde çalıştıran, hakaret edip, sövüp-sayan beyazlara karşı bir şeyler yapılmasının beklentisi; diğer taraftan yıllarca ülkenin tüm zenginliklerinin üstüne konan, bütün konforu kendilerine layık görüp, zencileri aşağılayan, bu arada seçimi kaybeden beyazların kendilerine ne yapılacağı şeklindeki korku ve endişeleri!

Böyle bir atmosferde birilerini kırmadan, diğerlerini küstürüp, ötekileştirmeden sosyal barışı sağlayacak olan çalışkan, idealist, kararlı ve “Tanrı Afrika’yı korusun” (II) düsturunu benimseyen Mandela.

Ülkesinde yıllardır birikmiş kronik sorunlar, sosyal statünün getirdiği toplumsal kaos, çok az bir kesimin mutlu, çoğunun fakru-zaruret içinde yaşadığı, kabileler arası farklılıkların bulunduğu, din ve dil farkının kol gezdiği, emperyalistlerin elini üstünden hiç çekmediği elli altı milyonluk bir ülke ve bu ülkeyi ayağa kaldırmaya çalışacak olan bir lider Mandela. İlerlemiş yaşına, doktor kontrolünde bulunmasına, ailevi sıkıntılara rağmen gecesini gündüzüne katarak çalışan bir lider Madiba.

O biliyordu ki, ‘siyahlar eşitlik ve özgürlüklerine kavuşmuş olsalar da ekonomi, polis, ordu ve zenginlikler beyazların elindeydi. Apareyi nedeniyle (ırkçılığı savunan sistem) yıllarca yalnızlığa mahkûm edilen Güney Afrika Cumhuriyeti barınma, işsizlik, açlık gibi sorunlarla baş başa kalmıştı. Yaşam standartları siyahlara kıyasla çok daha iyi olan beyazlar ise, ülkelerinden kovulacakları ve canlarını kaybedecekleri endişesiyle kaygılı günler yaşıyorlardı. Nelson Mandela, “gökkuşağı ulusu” olarak adlandırdığı çok renkli halkı için umut dolu bir gelecek kurabilmek için, öncelikle birbirinden kopuk durumda olan, siyah ve beyaz parçaları birleştirmek zorunda olduğunu gördü.’

Tüm bunları düşündüğü bir sırada aradığı avı bulan avcı misali ülkesinde oynanacak olan Rugby dünya şampiyonasını fırsat olarak görür. O biliyor ki, ülkesi için bir şeyler yapacaksa toplumsal barışı (siyah-beyaz) sağlaması şart. Bunu gerçekleştirmenin tek yolu da herkesin iştirak edebileceği spordur.

Başkanlığının henüz ikinci yılı. Yukarıda kısmen bahsettiğim gibi Güney farikada yapılacak olan şampiyonayı iyi değerlendirmesi gerekiyor. Bu sporda kaptan çok önemli. Altı numara giyen takım kaptanının da içinde olduğu sporcuların hemen tamamına yakını beyaz. Ülkede herkesin takımı yerden yere vurduğu, kimsenin şans tanımadığı bir dönemde Başkan, beklenmedik bir şekilde takım kaptanıyla görüşmek istediğini söyler. Görüşme sonunda Başkandan gördüğü muameleden ve söyleminden çok etkilenen kaptan, bundan sonra Başkandan gelen her teklifi yerine getirmeye çalışır.

Başkan kaptanı çok güzel karşılar. Devlet başkanı olarak değil, sanki bir arkadaş gibi. Kahvesini kendi hazırlar ikram eder ve karşı karşıya otururlar. Kasvetsiz bir ortam hazırlar. Çok güzel muhabbet olur. Buluşma sonunda misafirini uğurlarken; “Kaptan ülkem seninle gurur duyuyor.” Dedikten sonra; “Kaptan galip gelmek için ne gerekir?”

Kaptan: “İlham, ruh ve çok çalışmak”

Başkan: “Kazanmak için ilham ve ruh tamam. Ama kazanmak için bir de yaptığınızdan daha iyisini yapmak gerekir...” Der.

Artık Rugby maçını sportif bir mücadele olmanın ötesinde ulusal bir mesele haline getirir. Bütün sporcuları ve halkı da o havaya sokar.

Takım önce siyahların çok yaşadığı mahallelere giderek mahalle arasında çocuklarla oynarlar. Onlara muhtelif hediyeler vererek siyahi gençlerin gönlünü kazanırlar. Öte taraftan sporcular da çocukların içinde bulundukları olumsuz şartları görerek çok etkilenirler. Bu durumu televizyonlar gösterdiğinde halk arasında göreceli de olsa bir yakınlaşma olur.

Bir müddet sonra takım olarak Nelson Mandela’nın 27 yılı aşkın bir süredir zindanda yaşadığı adayı ve hücresini ziyaret ederler. Ziyaret sonrası kaptan; “Bu kadar bir süre zindanda kalmasına, sanki bu yaşadıklarını onlar yaşatmamış gibi affetmesi, onları hoş görmesi anlaşılır gibi değil!” Diyerek hayretini gizleyemez.

Takım bir yıl süreden az zamanda aldığı bu ruhla fevkalade çalışır. Ülkede müthiş bir hava oluşur. Finalde turnuvanın en iddialı takımlarından Yeni Zelanda ile karşılaşırlar. Otoriteler Güney Afrika’ya hiç şans tanımaz. Maç öncesi kafasına taktığı kepi ve kaptanın altı numaralı formasını giyerek sahada takımla tek tek tokalaşır. Hem de isimlerini söyleyip, ailesinin durumunu sorarak. Hatta hasta olup gelemeyen arkadaşlarının durumunu da özellikle sorar...

Stat hınca hınç doludur. Irkçılara ait olduğundan değiştirilmesi dahi düşünülen ülkenin ulusal bayrağı, o güne değin görülmemiş sayıda Güney Afrika seyircisinin elindedir. Siyah-beyaz bütün Afrikalılar birlikte maçı izlemektedir. İzlerken de siyah-beyaz fark etmeksizin tüm insanlar atılan her golden sonra birbirine sarılmaktadır.

Maç öncesi Yeni Zelenda devlet başkanı; “…Altınlarınıza karşı koyunlarımız…” diye esprili olarak bahiste bulunur. Mandela; “… Güler ve biz kazanacağız…” der.

Kırk dakiklik maçın sonunda yenilmesi mümkün değil denilen, bütün spor otoritelerinin Yeni Zelenda kazanır dediği maçı Güney Afrika 15-12 kazandı. Maçı görünürde Güney Afrika Rugby takımı kazandı. Kazandı kazanmasına ama asıl kazanan Nelson Rolihlahla Mandela ya da kabilesinde söylenen adıyla Madiba’dır.

------------------------0-------------------------

  1. NELSON MANDELA/MADİBA

18 Temmuz 1918 yılında Güney Afrika'nın Doğu Kap şehrine bağlı Mvezo köyünde doğdu. Thembu kabilesinin şefi Gadla Henri Mandela'nın oğludur. Nelson Mandela, Fort Hare Üniversitesi ve Witwatersrand Üniversitesi'nde hukuk okudu. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ilk siyahi devlet başkanı olan Mandela, 1994-1999 yılları arasında görev yaptı. 5 Aralık 2013 tarihinde 95 yaşındayken hayatını kaybetti. Kabilesinde Madiba adıyla bilinirdi.

Kabile şefinin oğlu olan Mandela, üniversitede hukuk eğitimi aldıktan sonra Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Johannesburg'ta sömürgeciliğe karşı olan ANC (Afrika Ulusal Kongresi) partisine katıldı ve gençlik kollarının kurucu üyesi oldu. Kışkırtıcı aktivitelerde bulunduğu öne sürülerek 1962 yılında tutuklandı ve 1964'te ömür boyu hapis cezası aldı. 1990 yılına kadar yaklaşık 27 yıl hapiste kalan Mandela, başlatılan uluslararası kampanya sayesinde 72 yaşında tekrar özgürlüğüne kavuştu.

27 yılı aşkın hapis hayatından sonra ANC partisinin başına geçti.

1994 yılında dönemin başkanı Frederik Willem de Klerk ile girdiği seçim mücadelesini açık ara kazandı. Devlet başkanı olduktan sonra Güney Afrika'daki Apartheid denen ve yasalarla desteklenen ırk ayrımı kavramını ortadan kaldırdı. Yeni bir anayasa, toprak reformu, yoksullukla mücadele planı, sağlık düzenlemeleri ve eğitim yenilikleri gibi politikalarla ülkesini kalkındırdı.

Ülkesinde ikinci bir seçime girmeyi reddeden Mandela, 1999’da yapılan seçimde yerini yardımcısı Thabo Mvuyelma Mbeki'ye bırakmış oldu. Siyasetten sonra ulusal lider kabul edildi ve kendisini hayır işlerine, yoksulluk ve AIDS ile mücadeleye adadı.

1992 yılında aldığı Atatürk Uluslarası Barış Ödülü, 1993 yılında aldığı Nobel Barış Ödülü, Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı Özgürlük Madalyası ve Sovyet Lenin Nişanı sahibi olması onun uluslararası kabul gören bir barış elçisi olmasını sağladı. 250'den fazla ödülü olan Mandela, Güney Afrika'da Ulusun Babası olarak bilinir.

Nelson Mandela ölümü; Nelson Mandela 5 Aralık 2013 tarihinde solunum yolu enfeksiyonu sebebiyle 95 yaşında hayatını kaybetti. (internet)

  1. TANRI AFRİKA'YI KORUSUN

Ruhu (kelimenin tam anlamı 'boynuzu') yükselsin

Dualarımızı da duy.

Tanrım, bizi, (Afrika) ailesini koru. "

"Tanrım, toplumun koru,

Savaşları ve anlaşmazlıkları tamamen bitir.

Koru, toplumun koru;

Güney Afrika'nın halkı - Güney Afrika "

"Bizim cennet mavisi gökyüzünden

Bizim denizimizin derinliklerinden

Bizim ebedi dağlarımızdan

Nerede uçurumlar cevap veriyorsa"

"Bir araya gelmemiz için ses çıktığında,

Ve biz, birleşik bir şekilde bir arada duracağız

Yaşayalım ve özgürlük için çalışalım,

Güney Afrika'da, ülkemizde ".

· “Rugby ve Bir Ulusun Doğuşu: Tek Takım, Tek Ülke

Tutkunları tarafından ‘centilmenlerin oynadığı holigan bir oyun’ olarak değerlendirilir. 1995 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nde düzenlenen Rugby Birliği Dünya Kupası, spor tarihinin en unutulmaz şampiyonalarından birisi olarak bilinir. Yirmi yıl geçmesine karşın hala akıllarda kalmasının nedeni, Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela’nın Rugby dünya kupası aracılığıyla başardıklarıdır. Siyahi lider, ülkesindeki Rugby sevgisini siyah ve beyazlardan oluşan iki parçalı halkını kenetlemek için kullanmış, tüm dünyaya barış ve uzlaşma üzerine çarpıcı bir ders vermiştir.” (internet)