1 milyon 38 bin 192 öğrenci, 2 Haziran'da gireceği LGS dolayısıyla heyecanlı. Uzmanlar ise sınava 1 gün kala stres, kaygı ve heyecanın kontrollü şekilde yönetilmesi için yapılması gerekenlere ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi, Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Melek Gözde Luş, bazı öğrencilerin "Sınava hazır değilim.", "Sınavda başarılı olamayacağım.", "Sınav kötü geçecek." gibi gerçekçi olmayan inançlara kapılabildiğini, sınav kaygısıyla başa çıkmanın en önemli aşamasının bu düşüncel inançları sorgulamak ve yeniden değerlendirmek olduğunu belirtti.
Bu inançların çok yüksek olduğu çocukların sınav kaygısıyla başa çıkamadıklarını ifade eden Luş, özellikle sınav günü ve sınavdan bir gün önce bunların çok şiddetli yaşanmasının sınava hiçbir faydası olmadığını söyledi.
Luş, LGS'ye girecek öğrencilere, şu önerilerde bulundu:
"Sınavdan bir gün önce muhakkak kendilerine şunu hatırlatmaları gerekiyor. İyisiyle kötüsüyle uzun ve zorlu bir hazırlık sürecini geçirdiler. Kendilerince elinden geleni yaptılar ve bu süreci geride bıraktılar. Şunu muhakkak söylesinler, 'Biliyorum elimden geleni belki yapamadım, belki yaptım ama bunu düşündüğüm zamanlarda elimden gelenin en iyisi de buydu. Hayatta mükemmel diye bir şey yok, mükemmel değilim, kimse mükemmel değil.' Sınavlar da onların nasıl biri olduğunu belirlemiyor, gerçek başarıyı asla belirlemiyor. Sadece ve sadece o andaki bilgi düzeyini ölçüyor ve hiçbir şeyin sonu değil asla."
Ebeveynlere "Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın, eleştirel yaklaşmayın" uyarısı
Sınav kaygısının vücutta bazı fiziksel belirtilerle ortaya çıktığını aktaran Luş, şöyle devam etti:
"Özellikle tedirgin olma, endişe, huzursuzluk, yorgunluk, halsizlik, mide bulantısı, bağırsak rahatsızlıkları, baş ağrısı, taşikardi, titreme, terleme gibi stres belirtileri ortaya çıkabiliyor. Bunların ortaya çıktığını fark ederlerse beyin otomatik olarak bu olumsuz düşünceleri üreteceği için bunların alternatiflerini düşünmeye çalışmalılar. Yapabiliyorlarsa öncelikle nefes egzersizi çok önemli. Gevşeme, nefes egzersizi, sonra da dikkati başka yere yönlendirme ve dikkat artırma teknikleri, bunlara başvurabilirler. Kontrolün kendilerinde olduğunu tekrar hissettiklerinde sınavın gerginliğinin azaldığını fark edecekler, cevaplayabildikleri sorulara öncelik verecekler ve rahatlayacaklar. Cevaplayamadıkları sorularda da bu sınav kaygısının tetiklendiğini hissettiklerinde de yine bahsettiğim bu gerginlik azaltma tekniklerini kullanabilirler."
Aileleri, çocuklarının baskı altında olduklarını bilerek başkalarıyla kıyaslamamaları ve onlara "Sınavı kazanamayacaksın." gibi eleştirel cümlelerle yaklaşmamaları konusunda uyaran Luş, ailelerin beklentilerini de çocuklarına göre ayarlamaları, bu süreçte huzur ve güven vererek ellerinden geleni yapmaları gerektiğini belirtti.
"Sınav stresi, var olan akademik performansın kullanımını engellemeye sebep olur"
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Çocuk Ergen Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk da sınav dönemlerinin, birçok öğrenci için stresli ve zorlayıcı zamanlar olduğunu dile getirdi.
Bu dönemde kaygının çeşitli biçimlerde kendini gösterebileceğine işaret eden Konuk, kalp atışında hızlanma, terleme, titreme, nefes alıp vermekte güçlük, iştahsızlık, baş ağrısı, beslenme veya uyku düzensizliği gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra gerginlik, sinirlilik, karamsarlık, endişe, huzursuzluk gibi duygusal belirtilerin görülebileceğini aktardı.
Bu belirtileri hisseden çocukların sıklıkla ders çalışmayı bırakma, sınavı yarıda bırakma veya sınava girmeme, ders çalışmayı erteleme, aşırı hareketlilik ya da tam tersi donakalma gibi hareketsizlik biçiminde davranışlar sergileyebileceklerini kaydeden Konuk, şöyle devam etti:
"Sınav stresini yaşayan çocuklar, bildiklerinin hepsini unuttuğunu, başarılı olmayacağını veya sınavı geçemezse her şeyin biteceğini düşünme, dikkati toplamakta güçlük, rezil olacağı inancı gibi zihinsel belirtiler de ortaya koyabilirler. Bu durum, var olan akademik performansın kullanımını engellemeye sebep olur. Bu düşünceler nedeniyle sınavda okuduğu soruları anlayamaz, dikkatini o esnada sorulara ve çözümlere veremez, çok iyi bildiği sorularda bile ufak hatalar yapabilir veya yanıtları unutabilir. Bu durum, çocuğun hem akademik performansını hem de kendine güvenini olumsuz etkiler."
Konuk, ailelerin sınava sonuç odaklı baktıklarını ancak sürece odaklanmak gerektiğini belirterek, ebeveynlerin ergenlerin sınav süreçlerine ve kaygılarını yenmelerine katkıda bulunmalarının önemine dikkati çekti.