Sınır koymak önemlidir.
Kimin, hangi olaya, ne kadar müdahil olacağı bu çizilen sınırlar ile belirlenir. Böylece bu sınır sayesinde çizgiyi çeken ile çizginin karşı tarafında bulunan kişi arasında saygı ve anlayış hâkim olur.
Ama bazen bu sınır çizme hareketi menfaat odaklı olabilir.
Bitirilmesi elzem olan herhangi bir iş nihayete erinceye kadar sınır kapısı açık kalır.
Halledilmesi gereken mühim meseleler çözüme ulaşıncaya dek sınır hattı genişletilir. İş bittiğinde geriye, yüze kapatılan bir kapı, sorun halledildiğinde ise hareket edemeyecek kadar dar bir alan kalır.
Oysa ki; “(Lokman, öğütlerine devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” (Lokman Sûresi, 31/16.) ayeti gösterir ki, menfaat geçici, iyilik kalıcıdır.
Mesafe koymak önemlidir.
Kimin ne zaman yakınlaşıp ne kadar uzaklaşması gerektiği ayarlanan bu mesafe ile belirlenir. Böylece bu mesafe sayesinde ayarı yapan ile ayarın karşı tarafında bulunan kişi arasında sevgi ve hoşgörü hâkim olur.
Ama bazen bu mesafe koyma işlemi çıkar odaklı olabilir.
Elde edilmesi gerekli olan herhangi bir payeye kavuşuncaya kadar metreler saklanır. Emek sarfedilmesi icap eden başarılar gelinceye dek kapılar aralanır. Amaç hasıl olduğunda geriye, araya örülen bir duvar, kazanç sağlandığında ise sadece gözde değil gönülde de ıraklık kalır.
Oysa ki; “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olun.” (Buhârî, Edeb, 62) nebevi mesajı gösterir ki, çıkar gözetmek incitici, kardeşlik birleştiricidir.
Ölçülü olmak önemlidir.
Neyi nerede ne zaman ve nasıl konuşacağı bu konulan ölçü ile belirlenir. Böylece bu ölçü sayesinde teraziyi tartan ile terazinin karşı tarafında duran kişi arasında adalet ve güven hâkim olur.
Ama bazen bu ölçme işi zulüm odaklı olabilir.
Ulaşılması hedeflenen gayeye varılıncaya kadar yüke aldırış edilmez.
Taşınması lüzumlu eşyalar bitinceye dek tek laf söylenmez.
Menzile gelindiğinde geriye, içi boş bir çuval, meta tükendiğinde ise ayarı bozuk mizan kalır.
Oysa ki; “And olsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler.” (Hadid Sûresi, 57/25.) ilahi beyanı gösterir ki, zulüm ezici, adalet düzenleyicidir.