Varlık bir denge üzerine inşa edilmiş ve hiçbir şey boşuna ve amaçsız yaratılmamıştır.

İnsanın yaratılış amacı, sadece Allah’a kulluk etmeleridir (Zariyat,56). Yeryüzünde ne varsa tamamı ise, insan için yaratılmıştır. (Bakara,29)

Yaratılış amacını öğreten Kur’an’a göre, can taşıyan bütün varlıkların hakları vardır ve haksız yere bir cana kıymak yasaktır. Bunu yapan ise ahirette cezasız kalmayacaktır.
Peygamber buyurur ki;
“Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah"tan korkun.” (Ebû Dâvûd, Cihâd,44)

“Hiçbir kişi yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!”( Nesâî, Sayd, 34) 

“Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır.” (Buhârî ve Müslim) “Resûlullah (sav), hayvanları birbirleriyle dövüştürmeyi yasakladı.”(Tirmizî; Ebû Dâvûd)
Haksız ve keyfi olarak hayvanın canına kıymamak, onlara merhametli olmak esastır. Bir adamın çölde karşılaştığı bir köpeğe, kuyuya inip su vermesinden dolayı Allah"ın affına mazhar olmakla ödüllendirilmesi (Müslim,Selâm,155), diğer yandan bir kediyi hapsederek ölene dek aç bırakan kadının cehennemle cezalandırılması (Buhârî,Müsâkât,9) İslam’ın bu prensibinin gereğidir.

İnsanı ve canlıları yaratan Allah’ın canlılar hakkında Peygamber vasıtasıyla uyarıları bu şekildedir. Bununla birlikte Kur’an, hayvan çeşitlerinden ve niçin yaratıldıklarından bahsederken, bazısı binek, bazısı yük taşıyıcı, bazısı ise etlerinden, sütlerinden, balından, derilerinden ve yünlerinden istifade edilmesi için insanlara sunulduğunu anlatır. İstisnasız bütün insanlar da Kur’an’ın tanımladığı şekilde her gün hayvanların etinden, sütünden ve derisinden doğal olarak istifade eder. 

İnsanların, özellikle de çocukların can güvenliğini tehdit eden sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili yaşanan tartışmalarda, sokak hayvanlarından yana duran bir kesim dikkat çekiyor. Gerçekten hayvan sevgisi veya onların haklarını savunmak için mücadele ettiklerini düşünebilirler, ancak bu duruş dengeli bir duruş değildir. Zira insanın ve bir çocuğun hayatı mevzu bahis ise bu tartışma konusu olamaz. Yukarıda geçen Peygamber’in sözündeki “…haksız yere…” vurgusu  buna dikkat çeker. Aksi halde zararlı hayvanın öldürülmesine karşı çıkarken, eti yenen hayvanların da öldürülmesine karşı çıkmaları gerekmez mi? Her gün kasap ve market reyonlarında etleri sergilenen, dünyanın her yerinde kesim için üretimi yapılan hayvanlar can taşımıyor mu? Neden bunlara ses çıkmıyor da, çocukların ölümüne neden olan sahipsiz hayvanların hakları gündem oluyor? 

Yemek için hayvanı öldürmeyi normal görüp, yem olmamak için uyutulmayı anormal görmek dengesizlik değil de nedir?

Şayet köpeklerin eti yenseydi, sokaklarda bir tane başıboş köpek kalmazdı ve eti yenen diğer hayvanlar gibi hayvan hakları kapsamından çıkarılırdılar. 

Bazı hayvanların etlerini yararlı kılıp tüketimini helal kılan Allah’ın bu tabiat kanununa uyularak hayvanları kesip etlerini afiyetle yemenin normal sayılması gibi, insan hayatını tehdit eden durumlarla ilgili de Allah’ın çizdiği kurala uymak en dengeli duruştur. Allah, yeryüzünde olan her şeyi insan için yarattığını söylerken, insanın yaşatılmasının esas olduğunu vurgular. 

İnsanı öldüren insanın cezasız kalmamasının savunulduğu dünyada, masum çocukların hayatını tehdit eden sahipsiz hayvanları savunup çocukların canlarını adeta yok saymanın izahı nasıl olabilir. Hayvanın hayat hakkını, insanın hayat hakkına tercih etmek hak savunuculuğu değil, hakkı bilmemektir. Yaratılış amacını bilmeyen, insanın da, diğer canlıların da kıymetini bilemez. Düşünce ve davranışta dengeyi yakalayabilmek ile yaratılış amacını bilmek arasında sıkı bir bağ mevcuttur ve varlığın amacını bilmeyen dengeyi yakalayamaz, çelişkiler içerisinde bocalar. 

Dolayısıyla, yaratılış amaç gereği dilsiz hayvanlar hakkında Allah"tan korkmak ve yeryüzünde ne varsa tamamının insan için yaratıldığını bilmek dengeli duruştur.