Konuklarımız veya yanımıza bir iş için gelen kimseler yanımızda sürekli kalmazlar. Bu sebeple onlardan yüksünmenin doğru olmadığını belirtmek için “adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil” deriz. Genellikle bu atasözünü misafirden haz etmeyen veya yanına bir iş için gelenleri tersleyen kimseleri uyarmak için kullanırız.
Öncelikle misafir konusunu ele alalım.
“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirini iyi ağırlasın. Bunun uygun süresi bir gün ve bir gecedir. Misafirlik (hakkı) üç gündür, bundan sonra (misafire ikram) sadakadır…” Ayrıca “…misafirin de ev sahibini sıkıntıya sokacak kadar onun yanında kalması helal olmaz.”
Misafire bakış açımızı biraz daha geniş bir çerçeveden alırsak karşımıza şöyle bir tablo çıkar; karşıladığımız her yeni gün, sınandığımız her imtihan hatta kendimiz bile konuk sayılırız. Her günü misafir olarak gören bir kimse, yirmi dört saatin her anını en verimli şekilde kullanmaya çalışır, çünkü giden zaman bir daha geri gelmeyecektir. Sıkıntıları bir misafir gibi gören kimse, konuğunu sabır döşeğine yatırır çünkü sabır, “Sevinç kapısının anahtarıdır.” Kendini şu dünyada bir misafir gibi gören kimse de Allah’tan gayrısının geçici olduğunu ve ahiret için ciddi bir hazırlık yapması gerektiğini bilir. Çünkü öbür âlem sonsuzluk yurdudur.
Gelelim bir iş için yanımıza gelenlerin durumuna.
En çok yakındığımız şeylerden biri de bazı kimselerin bizi ancak işi düştüğünde aramasıdır.
Misafiri de işinin görülmesini isteyen kimseyi de bize gönderen Allah’tır.
Bu şuurla hareket eden kişi evine her geleni Allah’ın misafiri, yanına her geleni de Allah’ın bir emaneti olarak görür. Yani, adamlık etmiş olur. Ancak bunun da bir sınırı vardır.
Mesela haramda yardımlaşma yoktur.
Allah’ın yasak ettiği bir şeye bizi de bulaştırmak isteyen birine veya arsızlık edip de iyi niyetimizi sürekli kullanan bir kimseye aynı hoşgörüyü gösteremeyiz. Daha doğrusu göstermemeliyiz. İnanın ki bunun adı da adamlıktır. Şairin de dediği gibi:
“Âdeme âdem gerektir,
Âdem etsin Âdemi.
Âdem, Âdem olmayınca,
Âdem netsin Âdemi.”
“Âdem”, dediysek sözümüz sadece erkeklere has değildir. Bu sözümüze kadınlar da dâhildir. Nihayetinde misafirleri en güzel şekilde ağırlamamızı sağlayan onlardır. Yalnız misafir kabul etmeden önce dikkat etmemiz gereken bir püf nokta daha vardır. Nasıl ki bir konuk en iyi biçimde ağırlanmak isterse aynı şekilde ev sahibi de iyi bir hazırlık yapmak ve bunun için misafirinin geleceğinden haberdar olmak ister. O sebeple evimize misafir getirmeden önce eşimize haber verelim ki sonradan yaşanması muhtemel tatsızlıkların da önüne geçmiş olalım.
Evleriniz misafire, gönülleriniz ise iyilik ve güzelliklere açık olsun.