Yûsuf şöyle dedi: “Bugün yaptıklarınız yüzünüze vurulmayacak, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir.” (Yûsuf, 12/92)
Hz. Yakub (as), Allah’tan (cc) ümidini kesmemişti. Hem ciğerpareleri Yûsuf’u (as) ve Bünyamin’i bulmaları hem de erzak almaları için oğullarını bir kez daha Mısır’a yolcu etti. Yûsuf’un (as) huzuruna çıktılar. “Kıtlıktan dolayı zor duruma düştüklerini, ellerinde az bir para olduğunu” söyleyerek boyun büküp merhamet dilediler. Hz. Yûsuf (as) “Yûsuf ve kardeşine ne yaptınız?” diye sordu onlara. Bu soruyu soranın, ancak kendisini kuyuya attıkları “Yûsuf” olabileceğini anlayıp şaşkınlık ve mahcubiyet yaşadılar. Yaptıklarından pişman oldular. Allah’ın (cc) Yûsuf’a (as) verdiği nimet ve üstünlüğe boyun eğdiler. Hz. Yûsuf (as) ise kardeşlerine hesap sormak yerine ayette geçtiği gibi engin bir hoşgörüyle onları affetti.
Her yanlış yüze vurulmamalıdır. Affetmek, kişinin yüceliğini gösterir. Güçlüyken affetmekse daha büyük bir erdemdir.
Erhamü’r-râhimîn: Merhametlilerin en merhametlisi.