Allah'ın, söylenmesinden hoşlanmadığı söz: Beddua

Beddua Farsça’da kötü anlamındaki “bed” ile Arapça’daki “dileme, talep” anlamındaki “dua” kelimelerinden oluşur. Dinin haksızlık saydığı gerekçelerle beddua edilmesi “Allah kötü sözün alenen söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayanlar müstesna” (Nisâ, 4/148) ayetine dayanarak caiz görülmüştür.

Hz. Peygamber mazlumun bedduasından sakındırmış, onunla Allah arasında bir perde olmadığını ifade etmiştir. (Buhârî, Mezalim, 9)

Rahmet Peygamberi, Tâif’te yaşadıklarının kendisi için Uhud gününden daha şiddetli olduğunu söylemesine rağmen (Buhârî, Bed’ü’l-halk, 7) kendisine ve ashabına yöneltilen birçok haksızlık ve saldırı karşısında beddua etmemiş, onların hidayeti için dua etmiştir. Ancak Bi’rimaûne olayında beddua ettiğini görmekteyiz. Zira bu olayda savaş maksadıyla değil tamamen insanî ve ahlâkî mülâhazalarla gönderilen seçkin ve kalabalık bir irşat heyetinin, kendileri için can güvenliği verildiği halde, genel ahlâk kurallarına ve Araplar arasındaki önemli geleneklere aykırı olarak savunmasızca öldürülmesi Hz. Peygamber’i fazlasıyla üzmüştür.