Bir kimsenin kendisine uygun kişilerle arkadaşlık kurması gerektiğini ve “arkadaşını tanıdığımızda o kişinin de kimliğini” öğreneceğimizi belirtmek için “Arkadaşını söyle kim olduğunu söyleyeyim.” deriz. Bu atasözünü, arkadaş seçiminde dikkatli davranmamız gerektiğini, bu seçimin bizim karakterimizi de yansıttığını, dolayısıyla hayatımızı olumlu ya da olumsuz yönde etkilediğini anlatmak için kullanırız.

Biraz uzunca bir tanım oldu ama ancak bu kadar özetleyebildik. Zaten arkadaşlarımız da bizim birer özetimiz değil midir?

Çocukluk yıllarından itibaren pek çok arkadaş ediniriz. Hayat boyunca mahalleden, okuldan, iş yerinden, sanal âlemden, derken bir sürü arkadaşımız olur. Bu binlerce arkadaşın içinde çok azıyla yüz yüze görüşürüz. Yine azdan azıyla da dertlerimizi paylaşırız. Çünkü “gerçek dostlar” yani arkadaşlar “yıldızlar gibidir, karanlık çökünce ortaya çıkarlar.” Karanlıktan kastımız “zor” zamanlardır. Maalesef herkes zor zamanların adamı değildir.

Peki, kimler zor zamanların adamıdır?

Kesinlikle vefalı kimseler zor zamanların adamıdır.

Hani “adamlık” dediysek “insan” olan herkesi kast ediyoruz. O sebeple kadın erkek diye bir ayırım yapmıyoruz. Eğer bir kimse vefa duygusundan yoksun ise onun insani yönü de eksik kalır. Böyle birini kırk yıl sırtınızda taşısanız bile yaranamazsınız. O yüzden kimseye olduğundan fazla değer verip de kendi değerimizi düşürmeyelim. Hele kötü ahlaklı kimseler ile arkadaşlık etmeyelim. Tıpkı iyilik gibi kötülüğün de insandan insana geçme ihtimali vardır. Kötü biriyle arkadaşlık eden kimse, zamanla arkadaşlık ettiği kişinin kötü huylarını da benimsemeye başlar ki bu çok tehlikeli bir durumdur. Üstelik bundan daha fenası da vardır.

Sahi, bundan daha fenası nedir?

Bundan daha fenası, bizi Allah’ın yolundan alıkoyan kimselerin başımıza ördüğü çoraplardır. Yarın “Kıyamet gününde gerçeklerle yüzleştiğinde, sıkıntıdan ellerini ısıran kâfir, ‘Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı.’ Sözleriyle pişmanlığını ortaya koyacaktır.” Ne mutlu onlara ki “…Dünyada dostluklarını Yüce Rabb’in rızasına bağlayanlar, beraberliklerini ebedi âlemde de sürdüreceklerdir.”

Bu birlikteliği sürdürmenin en güvenli yolu, uyanık kalmaktır. Çünkü gaflet uykusuna dalanların kalpleri çürümektedir.

Öyleyse kalplerimizi iyi arkadaşların sözleriyle cilalayalım ki yarın, “Keşke şu kimseyle arkadaşlık etmeseydim.” demek zorunda kalmayalım. “Arkadaşını söyle kim olduğunu söyleyeyim.” atasözü, bize bu gerçeği haykırmaktadır. Başka bir deyişle, “Adam ahbabından belli olmaktadır.”

Ahbaplarınız iyi, can gözünüz açık olsun.