Programda, ramazan ayının önemine ve bu ayda yapılacak ibadetlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Erbaş, milletimiz ve İslam aleminin ramazan ayını tebrik ederek, hayırlara vesile olmasını diledi.
“Oruç, insanı kötülüklere karşı korur”
Ramazan ayında özellikle orucun çok büyük bir kazanımı olduğunu söyleyen Başkan Erbaş, “Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ‘Oruç kalkandır’ buyuruyor. Neye karşı kalkan? Oruç, insanı kötülüklere karşı korur, en büyük kazanımlarından birisi budur.” diye konuştu.
Başkan Erbaş, “Ramazan ayı orucuyla, zekatıyla, sahuruyla, iftarıyla, mukabelesiyle, Kur'an ayı oluşuyla, yani insanlara hidayet kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’i öğrenmeye, okumaya, anlamaya ve yaşamaya yönelik bir gayretle çok büyük kazanımlara vesile olur.” ifadesini kullandı.
Ramazan ayında Peygamber Efendimizin (s.a.s.) yardımlaşmayı çok tavsiye ettiğine işaret eden Başkan Erbaş, “Yardımlaşmak müminlerin en fazla özen göstermesi gereken bir unsur. İnfak o kadar önemli ki, fakir fukara, garip gurebanın hiç olmazsa Ramazan ayında sıkıntı yaşamamaları için Efendimiz (s.a.s.) iftarlarda, sahurlarda onlara yardımcı olunması gerektiğini tavsiye ederdi. Mesela ramazan ayında Allah Resulü Efendimizin tavsiye ettiği en önemli ibadetlerden birisi ramazana özgü fitredir.” şeklinde konuştu.
“Ramazan ve Ahiret Bilinci”
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının bu yıl belirlediği “Ramazan ve Ahiret Bilinci” temasına da değinerek, “Ahirete iman bizim iman esaslarımızdan birisidir. Kur’an-ı Kerim’de, ahiret dünya mukayesesi yapılır ve ahiretin dünyadan çok daha hayırlı olduğu pek çok yerde anlatılır. Mesela Peygamber Efendimiz (s.a.s.) çok önem verdiği konuları anlatmaya başlarken, Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse komşusuna iyilik etsin’, ‘Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse misafirine ikramda bulunsun’, ‘Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır söylesin ya da sussun’ buyurmaktadır. Yani ahiret bitmeyen dünya demek. Onun için biz diyoruz ki ahireti ihmal etmeyelim, ahiret dünyadan daha hayırlıdır.” dedi.
“Neredeyse deprem bölgesinde hizmeti, emeği geçmeyen kimse kalmadı”
6 Şubat depremlerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Başkan Erbaş, “On üç milyon nüfusu olan başta Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya olmak üzere 11 ilimiz etkilendi. Hamdolsun birlik beraberlik içerisinde devletimiz bütün kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, dernekler… Neredeyse deprem bölgesinde hizmeti, emeği geçmeyen kimse kalmadı. İnşallah en kısa zamanda konteyner kentlerdeki kardeşlerimiz de evlerine kavuşurlar. Türkiye Diyanet Vakfı olarak biz şu kadarını söyleyeyim; 2 bin civarında tır yardım gönderdik ve hala devam ediyor.” şeklinde konuştu.
Başkan Erbaş, depremzedeler için zekat çalışmaları olduğuna dikkati çekerek, “Milletimizin, Türkiye Diyanet Vakfı’na emanet ettiği zekatları, deprem bölgelerine ya da deprem bölgesi dışında fakir fukara, garip gureba, mağdur, mazlum insanlara ulaştırma noktasında Türkiye Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığı olarak elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
“Gazze’de sadece Gazzeliler değil, insanlık ölüyor”
Dünyanın gözü önünde Gazze’de çok büyük bir dramın yaşandığını kaydeden Başkan Erbaş, “Dünyanın artık buna dur demesi lazım. Gazze’de sadece Gazzeliler değil, insanlık ölüyor. Bir katliam, bir soykırım yaşanıyor. 7 Ekim’den bu yana şu ana kadar Cuma hutbelerinde dile getirmediğimiz hutbe olmadı. Cemaatimizle birlikte 90 bin camimizde dualar yaparak, yurt içinde ve yurt dışında nereye gitsek bu farkındalığı oluşturmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz, dikkati çekmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Dünyanın neresinde bir zulüm varsa mazlumun yanında yer almamız lazım”
Başkan Erbaş, 7 Ekim’den bu yana dünyanın Filistinlilere ve İsrail’e karşı bakış açılarının değiştiğini belirterek, şunları kaydetti:
“İsrail’in ne kadar zalim olduğu, ne kadar acımasız olduğu ve bunun bir soykırım olduğu adeta tescillendi. Bu soykırımın durdurulması lazım nihai hedef bu. Yani her zaman Gazzelilerin, Filistinlilerin bu soykırımdan, katliamdan kurtulabilmeleri için dua ediyoruz.
Bütün Müslümanların hatta bütün insanların bu zulmün, soykırımın, katliamın durdurulması için birlik, beraberlik içerisinde hareket etmesi lazım. İnancı, ırkı ne olursa olsun dünyanın neresinde bir zulüm varsa mazlumun yanında yer almamız, zalimin karşısında durmamız lazım. Zalimin inancına bakmaksızın bunu yapmak lazım. Zalim Müslüman da olsa onun karşısında bizim dikilmemiz, zalime karşı mazlumun yanında yer almamız lazım.”