Dem bu dem!

Yüce Rabbimiz, insanın en kıymetli sermayesi olan ömrü kimi kullarına uzun kimisine de kısa takdir etmiştir. Her sabah doğan güneşle yeni bir güne uyanır insan. Her yeni gün de esasında insana verilen yeni bir fırsattır. Geçip giden dünlerde ve geleceği meçhul yarınlarda oyalanmadan yeni gelen günü nimet bilerek uyanmalı sabaha. Rabbe şükrederek zaman nimetinin kadrini eda ederek günü bereketlendirmeli. Rabbin rızasına muvafık işler yapmaya niyet ederek ‘bismillah’ deyip başlamalı. Çünkü her günün akşamı, insanın biten ömrü gibi bir bitiş ve her yeni gün yeni bir doğuştur. Alıp verdiği her nefesle ömür sermayesini tüketiyor insan. Çoğumuz farkında bile değiliz her nefesin bizi mutlak sona biraz daha yaklaştırdığının. O hiç bitmeyecekmiş gibi gelen zaman değirmeninin her anı usulca öğüttüğünü fark etmeli insan. Dem bu dem, gün bugün, saat bu saattir. Öncesi ve sonrası yok. Sadece içinde yaşadığımız bugün, bu an var. İbnü’l-vakt olup anın hakkını vererek yaşamak.

---

"Hz. Ebû Bekir’in (ra) vefatı (M.634)
Sakarya Savaşı başladı. (1921)
Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin vefatı (1574)"