Zulüm, “Bir şeyi ona ait olmayan yere koymak, hakkı bırakıp bâtıla yönelmek” olarak tanımlanır. Âlimler ise zulmü “şirk” olarak nitelendirir. Eğer zulüm, bir şeyi yanlış yere koymaksa, sahte ilahları kalbimize yerleştirmek en büyük zulüm değil midir?

Mevlânâ zulmü, dikeni sulamak olarak anlatır; ağaçları bırakıp dikenleri büyütmek… Zulüm, öyle bir karanlık ki, tarihe kara bir leke gibi düşer, umudun renklerini karartır.

Peygamber Efendimiz (sas) biz müminleri zulme karşı şöyle uyarır: “Zulümden kaçının; çünkü zulüm, kıyamet gününde zifiri karanlıklardır.” (Buhârî, Mezâlim, 8)

Kalbimizi zulmün karanlığından uzak tutalım, Kur’an’ın aydınlığıyla yürüyelim.