Türkiye’yi derinden sarsan 2 büyük deprem
Ülkemiz, 6 Şubat 2023 Pazartesi saat 04.17’de Kahramanmaraş Pazarcık’ta 7.7 ve saat 13.24’te Elbistan’da 7.6 büyüklüğünde meydana gelen iki depremle sarsıldı. Suriye, Mısır, Lübnan, KKTC ve Kuzey Irak’ta da hissedilen deprem, 11 ilimizi etkiledi.
O gün çok büyük bir acıyla uyanan ülkemizde yediden yetmişe herkes seferber oldu. Depremin meydana geldiği andan itibaren harekete geçen devlet kurumları, AFAD koordinesinde bölgeye hareket etti ve hızla arama kurtarma çalışmaları başlatıldı.
İnsanlar sosyal medya hesaplarından, ulusal basından gelen haberlerle olan biteni anlamaya çalışıyordu. Ulusal haber ajanslarının son dakika geçtiği bu büyük depremler, dünya basınında da anında yer buldu. Çok büyük bir afet meydana gelmişti. İnsanlar felaketin boyutunu anlamakta dahi zorlandı. Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa… 11 ilden de acı haberler geliyordu.
O gece, acı acı çalan telefonun sesiyle uyandım. Diyanet Haber Bingöl koordinatörümüz arıyordu. Cevap verdim, “Hocam çok büyük deprem oldu.” diyordu. “Bizde sıkıntı yok ama çok şiddetliydi.” Onu kapattıktan sonra Adıyaman koordinatörümüzün sesli mesajını gördüm, kendisinin İstanbul’da olduğunu, Adıyaman’da büyük bir deprem meydana geldiğini, ailesinin enkaz altında kaldığını ve Adıyaman’a dönmek için yola çıktığını söylüyordu. Depremin üzerinden henüz dakikalar geçmişti. O andan itibaren Diyanet Haber olarak ajansları taradık, depremle ilgili bilgileri, son dakika haberleri başlığında yayınlamaya başladık. Bu haberleri paylaştığımız anlarda Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyanet Haber merkezini arayarak konu hakkında bilgi aldı ve AFAD koordinasyon merkezine hareket etti.
Böyle durumlarda doğru bilginin zamanında kamuoyu ile paylaşılmasının öneminin bilincinde olarak bölgeyle sağlıklı iletişim kanalları oluşturmaya başladık. Bir taraftan ajanslar üzerinden süreci takip ederken diğer taraftan yerelde bulunan koordinatörlerimize ulaşmaya çalışıyorduk. İşin bu noktasında çok zorlandığımız anlar oldu, cevap alamadığımız koordinatörlerimiz için kaygılanmaya başladık. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte çevre illerden bölgeye geçen koordinatörlerimizle iletişim kanallarını oluşturduk. İllerimizdeki durumları ve oralarda yürütülen çalışmaları aktarmaya başladık.
Ülke olarak çok zor bir gün yaşıyorduk. Arama kurtarma ekiplerinin enkaz altında kalan kardeşlerimize canlı ulaşması için âdeta zamanın geçmesini istemiyorduk, dualar ediyorduk. İstemesek de olumsuz haberler düşüyordu ekranlarımıza, mesleki olarak en zor anlarımızı yaşıyorduk. Müjdeli haberler vermek istiyorduk ama çoğunlukla canımızı yakan haberler düşüyordu. Acımızı dindirmese de tüm Türkiye’nin seferber olması, bir nebze olsun bizi teselli ediyordu.
Şartlar çok zordu, bir taraftan depremin âdeta bir kâğıt gibi yırtıp attığı yollar, diğer taraftan çetin kış koşulları, ekiplerin işini ciddi anlamda zorlaştırıyordu. Ama tüm bunlara rağmen AFAD, Kızılay, Türkiye Diyanet Vakfı ve uluslararası platformda ülkemizin yüz akı kuruluşlarımız, sivil inisiyatifler deprem bölgelerine intikal etmeye başlamışlardı. Herkes dört bir koldan koşturuyordu. Ülkece büyük bir kenetlenme örneği gösteriyorduk.
Diyanet Afet Acil Koordinasyon Merkezi kuruldu
Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş’ın talimatıyla Başkanlık merkezinde deprem bölgesiyle iletişimi ve koordinasyonu sağlayacak “Afet Acil Koordinasyon Merkezi” kuruldu. Ardından zaman kaybetmeden yola koyulan ve ikinci depremi bizzat yaşayan Erbaş, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta Başkanlığın ve Türkiye Diyanet Vakfının çalışmalarını yerinde koordine etti.
Öte yandan Türkiye Diyanet Vakfımız da gün ışımadan harekete geçmiş, arama kurtarma ve destek ekiplerini bölgeye sevk etmişti. Bunula ilgili haber merkezimize düşen bilgileri ekip arkadaşlarımız haberleştiriyordu ve kamuoyuyla paylaşıyorduk.
Camilerimiz depremzedelere açıldı
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, depremin ilk saatlerinde depremzede vatandaşlarımızın arzu etmeleri hâlinde uygun olan camilerde diledikleri kadar kalabileceklerini duyurdu.
Sosyal medya hesaplarından yaptığı bu çağrıda Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı olarak tüm ekipleriyle depremzedelerin yanlarında olacaklarını da dile getiren Erbaş, Gaziantep Hacı Perihan Kıymık Camii’nde kalan depremzedeleri ziyaret edip geçmiş olsun dileklerini iletti.
Dini Yüksek İhtisas Merkezleri ve Kur’an kursları depremzede vatandaşlara kapılarını açtı
Deprem bölgesinde uygun camilerin yanı sıra, Türkiye genelinde toplam 5645 yatak kapasiteli Kur’an kursu, Diyanet Akademi ve Eğitim Merkezlerinin kapıları depremzede vatandaşlarımızın hizmetine açıldı. Sahada yürütülen arama kurtarma ve yardım çalışmalarıyla depremin yaraları hızla sarılmaya başlandı.
Kan bağışı kampanyası
Yardım seferberliği üst düzeyde devam ederken maalesef bölgeden çok sayıda vefat ve yaralı haberleri gelmeye devam ediyordu. Kızılay, depremde yaralanan vatandaşlar için “Kan Bağışı” çağrısında bulundu. Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanı Erbaş da başta Diyanet personeli olmak üzere milletimizi kan vermeye davet etti. Diyanet Haber olarak bu çağrıları daha yüksek sesle duyurmaya gayret ediyorduk. Bu çağrılar necip milletimiz tarafından büyük teveccüh gördü. Başkanlığımızın merkez yerleşkesinde de kan alma merkezi kurularak personelin hızlı ve kolay bir şekilde kan vermesi sağlandı.
Koordinatör müftüler
Depremden etkilenen 11 ilin dışında kalan 70 il müftüsü deprem bölgesinde görev yapmak üzere görevlendirildi. Diyanet Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi, depremin meydana geldiği illerde görevli müftülerle iletişime geçerek koordinatör müftüleri belirledi. Koordinasyona destek vermeleri için Başkanlık merkezden de üst düzey yöneticiler bölgeye gönderildi. Böylece yurdumuzun her köşesinde personeli bulunan Diyanet İşleri Başkanlığımız, 11 ilimizi etkileyen deprem bölgesini iyilik ağıyla sardı ve kucakladı.
Haber merkezimizde, yaşanan depremin neredeyse her boyutunu görebiliyorduk. Depremin sebep olduğu o büyük acıyı, tüm Türkiye’nin oraya yetişmek için ortaya koyduğu üstün gayreti... Kamu, STK, sivil, herkes sorumluluğu ve gücünün fevkinde bir çabayla dört bir yandan hareket ediyordu.
Türkiye Diyanet Vakfı yaraları sarıyor
Biz istemesek de zaman geçiyordu, feryatlar dinmiyor, kalpler âdeta acıdan parçalanıyordu. Enkaz altından kurtarılan canlar umudumuzu geçen süre karşısında diri tutuyordu. Enkaz başında yavrusunu bekleyen anneler, annesini, babasını bekleyen evlatlar hep bu umutla bakıyordu arama kurtarma ekiplerine. Enkazlarda arama kurtarma çalışmalarının yanı sıra depremzedelerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için de çalışmalar devam ediyordu.
Kamu kurumları, STK’lar, içerisinde yiyecek, kıyafet, barınma ve ısınma malzemeleriyle dolu tırları bölgeye ulaştırıyordu.
Binlerce Diyanet personeli bölgeye intikal ederken aynı anda Türkiye Diyanet Vakfı da mobil mutfak tırı, mobil ikram, koordinasyon ve ulaşım araçları ve gönüllüleriyle vatandaşların yaralarını sarmaya gayret ediyordu.
Yaşadığımız bu felaketin sebep olduğu durum karşısında milletçe ortaya konulan bu dayanışmanın uzun soluklu bir iyilik hareketine dönüşmesi içinde adımlar atılmaya, çağrılar yapılmaya başlandı. Din İşleri Yüksek Kurulu fitre ve zekât gibi mali ibadetlerin depremden etkilenen insanlar için kullanılabileceğini açıkladı.
Depremzede vatandaşlara manevi destek
Bölgedeki depremzede vatandaşlara manevi anlamda da destek olmak için müftü, vaiz, imam hatip, müezzin kayyım, Kur’an kursu öğreticisi gibi unvanlarda görev yapan din görevlileri sokak sokak, çadır çadır dolaşarak insanlarla görüştü. Camilerde kalan aileler ziyaret edildi. Çocukların yaşadığı travmaları atlatmaları için cami ve uygun mekânlarda özel etkinlikler yapıldı. İnsanların acıları paylaşılarak bir nebze de olsa onların ıstırapları dindirilmeye çalışıldı. Farklı illerden gelen binlerce Diyanet personeli, bu çalışmaları nöbetleşerek sürekli hâle getirdi. Maddi yardımlar bölgeye ulaştırılırken bir taraftan da dualar edildi. Yatsı namazı öncesi tüm camilerde Kur’an-ı Kerim’ler okundu, dualar edildi. Cuma günü, milletçe kenetlenmenin önemi hutbede bir kez daha dile getirildi.
Saatler ilerledikçe acımız da büyüyordu. Vefat sayıları binli rakamları geçmişti. Yaralı kardeşlerimizin sayısı ise 10 binlere ulaşmıştı ve bu sayılar artarak devam ediyordu. Bölgeye sevk edilen binlerce din görevlisinin bir kısmı arama kurtarmada, bir kısmı insani yardım ve manevi destek noktasında, bir kısmı ise vefat edenlerin cenaze işlerinde canla başla çalışıyordu.
Dezenformasyon ve algı operasyonları
Bir ibadet bilinciyle çalışan hocalarımızın bu gayretine de şahitlik ettik ve bunu paylaşarak okuyucu ve takipçilerimizi de şahit tuttuk. Çünkü bir türlü anlam veremediğimiz şekilde Başkanlığımızla ilgili dezenformasyon başlatılmıştı. Hocalarımızın bu gayreti görmezden gelindiği yetmezmiş gibi yok sayılmaya çalışıldı. Bu kadar büyük bir acının içerisinde bunu yapabilmek için bir kalp taşımıyor olmak gerek. Hocalarımız bir ibadet bilinciyle çalışıyordu ve bunların hiç birine kulak asmıyordu. Ama Diyanet Haber olarak bu algı operasyonlarına kayıtsız kalmamız mümkün değildi. Çünkü bu dezenformasyonun açtığı yaralar, hem sahada arama kurtarma çalışması yapan serdengeçti kahramanlara hem yediden yetmişe seferber olmuş aziz milletimize, onların güvendiği kurumlara büyük bir haksızlık doğuruyordu.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfımız, “Yeryüzünde İyilik Hâkim Oluncaya Dek” ideali ve #TürkiyeİçinİyilikVakti etiketiyle tüm imkânlarını kullanarak deprem bölgesindeki yaraların bir an evvel sarılması için çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir.
Hafızalarımızdan silinmeyecek zor günler yaşadık. Kalbimizde acısı dinmeyecek büyük bir felakete şahitlik ettik.
Rabbim tüm insanlığı böylesi bir afetten muhafaza eylesin.
Adil Elzerey
DİB Dijital Yayınlar Daire Başkanı