KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Hacıefendioğlu'nun yürütücülüğünde, İnşaat Mühendisliği Bölümünden bazı öğretim üyelerinden oluşan ekip, ülke genelinde tarihi minarelerin korunmasına yönelik proje hazırladı.

Tarihi yığma minarelerin "Video kamera tabanlı yapı sağlığı izlemesi ve derin öğrenme yöntemine dayalı uzun vadeli karar verme modelinin geliştirilmesi" adı verilen projeye, TÜBİTAK destek verdi.

Proje kapsamında, çoklu kamera tabanlı izleme teknolojisi ile yapay zeka destekli analiz yöntemleri kullanılarak deprem ve ceşitli afetlerin ardından minarelerde oluşabilecek hasarların erken tespit edilmesi hedefleniyor.

Minarelerin taşıyıcı unsurlarının hasar seviyelerini gerçek zamanlı olarak takip edebilmek için yapıya zarar vermeden yerleştirilen çoklu kameralarla, sistemlerindeki veriler derin öğrenme algoritmalarıyla analiz edilebiliyor. Böylelikle rüzgar, deprem, trafik, heyelan veya sel gibi çevresel etkiler nedeniyle oluşan deformasyonlar, çok daha düşük maliyetle, temassız ve etkili şekilde takip edilebiliyor.

Ekip üyelerinin geliştirdiği web tabanlı "Uzun Vadeli Karar Verme Modeli" yazılımıyla ise tek bir platformda toplanacak veriler, ilgili kuruluşların hizmetine sunulacak. Böylece, erken uyarı mekanizmaları kurularak bakım, onarım ya da güçlendirme ihtiyaçları önceden tespit edilebilecek.

Bu kapsamda Trabzon'da Tabakhane, İskender Paşa, Müftü, Pazarkapı, Çarşı, Yeni Cuma, Fatih Büyük, Hamza Paşa ve Gülbahar Hatun camilerinin minareleri belirli aralıklarla çoklu kamera sistemiyle periyodik olarak izlenerek, verileri kaydediliyor.

- "İlk defa çoklu kamera sistemi kullanmayı denedik"

Proje yürütücüsü Prof. Dr. Hacıefendioğlu, tarihi yapılara yönelik deprem çalışmaları gerçekleştirdiklerini söyledi.

Elde edilen verilerin yapay zeka ile nasıl işlenebileceği üzerine çalıştıklarını dile getiren Hacıefendioğlu, "Projemizde ilk defa çoklu kamera sistemi kullanmayı denedik. Daha önceki çalışmalarımızda tarihi yapılara sensörler yerleştiriyorduk ancak bu sensörler genellikle temaslıydı. Temaslı sensörlerin yerleştirilmesi sırasında yapılara zarar verme riskimiz bulunuyor. Ayrıca bazı tarihi yapılarda sensör yerleştirmek yasaklanabiliyor veya erişim mümkün olmuyor." diye konuştu.

Dijital teknolojilerin bu konuda sunduğu fırsatları incelemeye devam ettiklerine işaret eden Hacıefendioğlu, şu bilgileri verdi:

"Bu nedenle dijital teknolojiyi kullanarak, çoklu kamera sistemi aracılığıyla her bir kameradan yapının titreşimlerini elde ediyoruz. Bunu ivmeölçer sensörlere benzetebiliriz. Kameraların algıladığı piksel hareketlerini yer değiştirme verilerine dönüştürüyoruz ve bu verilerle yapının deprem sonrası hasar alıp almadığını tespit etmeye çalışıyoruz. Projemizin önemli bir başka aşaması ise bu verileri yapay zeka ile analiz etmek. Yapay zeka yardımıyla, deprem sonrası yapıda herhangi bir anormallik veya hasar olup olmadığını belirliyoruz."

Hacıefendioğlu, projenin uluslararası alanda da ilgi gördüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bu projede ilk defa dört kameralı bir sistem kullanıldı. Her kamera bir sensör gibi çalışıyor ve elde edilen görüntüleri işleyebiliyoruz. Bu özellikleriyle uluslararası ölçekte de ilk olma özelliği taşıyan bir projeye imza attık. Amacımız yapının başlangıç ölçümlerine dayanarak hasarsız olduğunu varsaymak ve deprem sonrası bir problem veya hasar olup olmadığını tespit etmek. Depremden sonra oluşabilecek hasarları, hem kamera sistemiyle hem de bu sistemden elde edilen verileri yapay zeka ile işleyerek anında tespit edebiliyoruz. Bu sayede 'evet, bu yapı hasarlıdır' ya da 'hayır, yapı hasarsızdır' şeklinde hızlı kararlar alabiliyoruz."

Doç. Dr. Hasan Basri Başağa da tarihi mirası ve kültürel varlıkları korumanın önemine işaret etti.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından tarihi yapıların zarar gördüğünü aktaran Başağa, "Bunların uzun soluklu olarak izlenmesi ve zarar gördükten sonra veya görmeden önlem alınması anlamında ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu geçmişte de yapılıyordu ama bizim bu çalışmamız daha çok teknolojiyi bu yapı sağlığı izleme alanında entegrasyon üzerinden yapılıyor." dedi.

Başağa, ivmeölçerlerin yapılara yerleştirilmesinde ciddi problemler yaşanabildiğine dikkati çekerek, "Bu proje kamera sistemleriyle birlikte yapıların izlenmesini sağlıyor. Tarihi yapılar da bu anlamda bizim önemli yapılarımız olduğu için tarihi yapılar odağında projeyi geliştirdik." diye konuştu.

- "Merkezi uyaran alarm ve sistemi oluşturmak için bir yazılım geliştiriyoruz"

Dr. Öğr. Üyesi Fatih Yesevi Okur da projenin sonunda kendilerine ait olan yazılımı daha da geliştirmeyi hedeflediklerini vurguladı.

Yapay zeka destek modülüyle beraber sahada ölçüm aldıkları yapılardan, "Uzun Vadeli Karar Verme Modeli" isimli bir yazılım geliştirmek istediklerini aktaran Okur, şu ifadeleri kullandı:

"Bu yazılım kapsamında sahadan alınan ölçümler ilk önce eğitiliyor ve bunların bir yapay zeka modeli oluşturuluyor. Yani bir hafıza oluşturuluyor. Daha sonra yeni ölçüm alındıkça, eski modellerle yani hafıza ile karşılaştırdığımız zaman arada bir farklılık varsa bunları uyaran, merkezi uyaran bir alarm ve sistemi oluşturmak için bir yazılım geliştiriyoruz."

Okur, bunu da laboratuvar ortamında minare modelinde denediklerini, bunun Türkiye'de aktif halde kullanılmasını sağlamak için çalıştıklarını kaydetti.