Edebiyatımızda mevlidin yeri

İslamiyet ile birlikte önce Arap edebiyatında sonra bütün Müslümanların edebiyatında örnekleri görülen edebî ve dinî türlerin içerisinde mevlidin de önemli ve ayrıcalıklı bir yeri vardır. Edebiyatımızda en başarılı temsilcisi olarak hiç şüphesiz, Süleyman Çelebi’nin (ö.1422) 15. yüzyılda kaleme aldığı “Vesiletü’n-Necât” (Kurtuluş Vesilesi) adlı eseri akıllara gelmektedir. Peygamber Efendimizin doğumunu ihtiva ederek yazılan, halk arasında Mevlid-i Şerif ve Mevlid-i Nebi gibi isimlerle anılan bu eser o kadar çok benimsenmiştir ki “mevlit” dendiğinde Vesiletü’n-Necât kastedilmektedir. Aslında Türkçe yazılan daha eski eserlerde mevlide benzer türlerin varlığına rastlanılır. Çarhname de bunlardan sadece biridir. İfade ve tarz benzerliğinden ötürü Süleyman Çelebi’nin, 14. yüzyılda Ahmed Fakih tarafından kaleme alınan Çarhname adlı eserin etkisinde kaldığını düşünenler olsa da genel kanaat Vesiletü’n-Necât’ın, edebî bir tür olarak mevlidin ilki olarak kabul edildiği yönündedir.

---

"Sakarya Zaferi (1921)
Ahilik Haftası (13-19 Eylül)"