El-Âzim: Ululardan ulu azamet sahibi

Bu ism-i şerif insan akıl ve kavrayışının ötesinde bir ululuğu, bizim “muazzam” dediğimiz her şeyi yaratan, bildiğimiz bütün ululukların yoktan var edicisi Yüce Allah’ın azametini ifade eder. Allah (cc) emirlerine karşı gelinmeyen, âciz bırakılamayandır. Hakiki büyüklük Allah’a mahsustur. Yerde, gökte ve varlıklar içinde mutlak ve kusursuz büyüklük ancak O’nundur ve her şey O’nun büyüklüğüne şahittir. İnsan vücudunun aslı olduğu için kemiğe “azm” denir. Allah (cc) da tüm varlığın esası ve temelidir. Vâkıa suresinde neredeyse baştan sona kadar Rabbimizin kâinatın işleyişindeki güç ve azameti anlatılır. Surenin “O hâlde Azîm olan Rabbinin adını tespih et!” ifadesiyle sona ermesi de bunca nimetlere şükredebilmek için Rabbimizi Azîm sıfatıyla zikretmemiz gerektiğini bize hatırlatır. Bu emrin gereği olarak Efendimiz (sas) namazda rükû tesbihlerinde “sübhane rabbiyel azîm” dememizi tavsiye etmiş, böylece bu şükrü günlük ibadetlerimizin bir parçası hâline getirmiştir.

---

İyi sayılan bir söz ve bir bağışlama, arkasından eziyet gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, halîmdir. (Bakara, 2/263)