Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 38. Toplantısı Açılış Programı'na katıldı.

Toplantının İslam alemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni eden Erdoğan, "Sözlerimin hemen başında son bir yılda terörle, tabii afetlerde, çatışmalarda, mezhep temelli gerilimlerde, İslam düşmanlığı saikli ırkçı saldırılarda hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı ve İSEDAK Başkanı olarak her birinize adaletin, barışın ve refahın hakim olduğu yeni bir dünyanın inşası yolunda gösterdiğiniz samimi çabalar için teşekkür ediyorum." diye konuştu.

Ali İmran Suresi'nden "Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz" ayetini okuyan Erdoğan, "Resul-ü Ekrem Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam ise 'İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır.' buyurmuştur. Müslüman olmak şahsından ve ailesinden başlayarak içinde yaşadığı topluma ve tüm insanlığa karşı kendisini mesul hissetmek demektir. İslam ümmetinin mensupları olarak, hiçbirimiz kendimizi dış dünyadan, çevremizde ve ötesinde yaşanan hadiselerden izole edemeyiz." ifadelerini kullandı.

"Açlıktan ve susuzluktan ölen masum varsa, vebali hepimizin üzerinedir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğrudan insanı, insanlığın huzur ve esenliğini ilgilendiren her meselenin aynı zamanda kendilerinin de meselesi olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:

"Afrika'dan Asya'ya bütün bu coğrafyalarda dünyanın neresinde bir zulüm varsa, çatışma varsa, açlıktan ve susuzluktan ölen masum varsa, vebali hepimizin üzerinedir. Yemen'de, Somali'de, Afganistan'da, Arakan'da adeta bir deri bir kemik kalmış çocuklar kadar Ukrayna'daki çatışmaların mağdur ettiği sabiler de bizim evlatlarımızdır. Suriye'nin kuzeyinde hayata tutunma mücadelesi veren kadınlar nasıl bizim öz kardeşimizse Batılıların refahı için gayriinsani şartlarda 15 saat çalışamaya zorlanan Asyalı emekçi kadınlar da bizim kardeşimizdir. Bizler yetimlere şefkatle davranan, hiçbir ayrım gözetmeden mazlumlara sahip çıkan, fakir ve fukaranın elinden tutan bir Peygamber'in ümmetiyiz. Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan, veren eli alan elden üstün gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Dillerimiz, kültürlerimiz, yaşadığımız topraklar farklı olsa da aynı büyük ailenin fertleriyiz. Bu vasıflarımızla kendi toplumumuz yanında dünyanın neresinde olursa olsun tüm kardeşlerimizden sorumluyuz. Elbette her ailede olduğu gibi bizlerin arasında da kimi zaman tartışmalar, hiç arzu edilmeyen gerilimler yaşanabiliyor."

Cumhurbaşkanı  son yıllarda ağırlaşan ekonomik şartların, özellikle Batılı ülkelerde İslam düşmanlığını ve yabancı karşıtlığını ciddi manada körüklediğini söyledi.

Batılı siyasetçilerin oy devşirmek veya başarısızlıklarını örtmek için en sık başvurduğu araçlardan birisinin İslam karşıtlığı olduğunu belirten Erdoğan, "Lafa gelince demokrasi ve özgürlükler konusunda mangalda kül bırakmayanlar, mesele Müslümanların, özellikle de Müslüman kadınların hakları olunca en faşist uygulamaları devreye almaktan çekinmiyor. Kimi Avrupa ülkelerinde başörtüsüne okul, iş hayatı ve kamusal alanda getirilen hukuk dışı kısıtlamalar bunun en çarpıcı örnekleridir." ifadesini kullandı.

"Bizim kardeşliğimiz her türlü anlaşmazlığın üstesinden gelecek güce sahiptir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fikir ayrılığına düştükleri, farklı kanaatlere sahip oldukları hususların ortaya çıkabildiğini, bunları hayatın tabii akışında karşılaştıkları sıradan meseleler olarak gördükleri ve çözüme kavuşturdukları müddetçe hiçbir sorun olmadığını söyledi.

İslam ümmeti olarak, kardeşliklerinin her türlü anlaşmazlığın, her türlü fikir ayrılığının üstesinden gelecek güce ve dirayete sahip olduğunun altını çizen Erdoğan, Allah'tan aralarındaki bu sevgiyi, ezelden ebede giden bu birlikteliği daim eylemesini diledi.

Erdoğan, teşkilat içerisinde istişari mekanizmalara, eş güdüme ve halkları daha da yakınlaştıran kültürel etkinliklere büyük önem verdiklerini belirterek, bu anlayışla İslami Dayanışma Oyunları'nın 5'incisine ağustosta Konya'da, 12. Enformasyon Bakanları Konferansı'na ise ekimde İstanbul'da ev sahipliği yaptıklarını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, LGBT dayatmasının küresel bir dikta aracı haline geldiğini, hem aile kurumunu hem de İslami değerleri zayıflatmayı amaçladığını vurgulayarak, "Hangi cafcaflı ambalaja konursa konulsun insanların dinlerini yaşamasına mani olmak, zorbalıkla inançlara müdahale etmek, kendi hayat tarzını dikte etmek, Orta Çağ'ın engizisyon ruhunu yeniden hortlatmak demektir. Şüphesiz bu faşist dalgadan Müslümanlarla birlikte dili, kültürü, ten rengi, kökeni farklı diğer gayrimüslimler de etkileniyor. Irkçılığın bu yeni biçimiyle mücadelede teşkilatımız bünyesindeki dayanışmanın güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. 15 Mart'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 'İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü' olarak kabul edilmesi bu doğrultuda uluslararası topluma verilmiş bir mesajdır." değerlendirmesini yaptı.

Yunanistan'daki Müslüman Türk azınlığına yönelik yıllardır süren haksız ve hukuksuz uygulamaların artarak devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İslam alemi Yunanistan'da zulme uğrayan kardeşlerimizin durumuna daha fazla seyirci kalmamalıdır." çağrısında bulundu.

Erdoğan, "Filistin halkının kendi devleti ve meşru haklarına kavuşması Kudüs ve Mescid-i Aksa'da statükonun korunması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız." diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye'nin çatışma, insani kriz, terör sarmalından kurtulması için İslam ülkeleri daha güçlü irade koymalı siyasi çözüm çabalarına etkin destek vermelidir. İlk günden beri proje mahsulü bir yapı olduğu bilinen DEAŞ'la mücadele kisvesiyle PKK ve uzantılarına destek verme oyunu artık son bulmalıdır." dedi.