Hz. Fâtıma: Babasının Annesi
Risaletten bir yıl önceydi, Muhammedü’l-Emîn, kendisine göz aydınlığı olacak dördüncü kızının doğumuyla müjdelendi. Hane-i Saadet’e neşe getiren bu minik misafirin adı Fâtımatü’z-Zehrâ idi. Allah Resûlü ona çok düşkündü. Hz. Fâtıma da babasına çok düşkündü, onun üzülmesine hiç dayanamazdı. Babasının annesi (Ümmü Ebîhâ) derlerdi ona. En zor zamanlarında bir anne şefkatiyle babasının yanında olmuştu. Kâbe’de müşrikler tarafından Hz. Peygamber’in üzerine deve işkembesi atıldığında üstündeki pislikleri temizleyip teselli edendi. Uhud’da dişi kırıldığında yaktığı hasır parçasının külünü babasının yüzündeki yaraya bastırıp kanını dindirendi. İkisinin arasındaki sevgi öylesine bir hâl almıştı ki davranışları birbirine çok benzerdi. Allah Resûlü ona, ailesinden kendisine ilk kavuşacak kimsenin kendisi olduğunu müjdelemişti. (Buhârî, Fedâilü ashâbi’n-nebî, 12) Nitekim Hz. Fâtıma, Resûlullah’ın ahirete irtihalinden altı ay sonra, yirmi dokuz yaşında Medine’de vefat etti.
Uhud Gazvesi (M. 625/H. 7 Şevval 3)