YÂSÎN SÛRESİ
23- “Toprağın bitirdiklerini, kendilerini ve daha bilmedikleri nice şeyleri çifter çifter yaratan Allah her türlü eksiklikten uzaktır.”
İnsanların Kur’an’ın indiği sırada bilmediği birçok şeyde çift yaratılma özelliğinin bulunduğu modern araştırmalar tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Paul Dirac adlı bilim adamının atom parçacıklarının da çift yaratıldığını tesbit edip bu sayede Nobel ödülü kazanması, bu âyetteki anlam derinliğine ışık tutucu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Bu âyetin “sübhân” yani Allah’ı yüceltme ve O’nun her türlü eksiklikten uzak olduğunu belirten hayranlık ifadesiyle başlaması dikkat çekicidir. Burada zikredilen nimetin ne kadar mühim olduğuna işaret eder.
65- “O gün onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da tanıklık eder.”
Âyette, hesap günü bütün hakikatlerin ayan beyan ortaya çıkacağının iyice kavranması için bazı organların (ellerin) dile geleceği ve yalan söylemesi asla muhtemel olmayan tanıkların bulunacağı (ayakların şahitlik edeceği) belirtilmektedir.
68- “Kime uzun ömür verirsek onu yaratılış çizgisinde tersine çeviririz. Hiç düşünmezler mi?”
Yüce Allah, yaşlılıkta insanın özelliklerini ve yeteneklerini tersine çevirip bildiğini bilmez hale getirir. Kur’an, insanın yeteneklerinin gitgide zayıflamasına değinir ve ileri yaşlılık çağını “ömrün en düşkün dönemi” olarak niteler.
İnsana uzun ömür verilmesi, ona hayatın sonlu olduğunu ve aciz bir varlık olduğunu daha açık biçimde görme imkânı sağlamaktadır.
80- “Yemyeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur; işte ondan yakıp durmaktasınız.”
Ölüden dirinin çıkarılması ile ilgili itirazlara karşı verilen bu örnekte yine birbirine tamamen zıt görünen iki özellikten ve birincinin diğerine dönüşmesinden söz edilmektedir: Islaklık ve ateş.
Âyette ağaç için yeşil sıfatının kullanılması renk belirtmek için değil, bu durumdaki ağacın temel özelliği olan ıslaklığa, Allah’ın kudretiyle o ıslaklığın ateşe dönüştüğüne dikkat çekmek içindir.
82- “Bir şeyi istediğinde, O’nun buyruğu “ol!” demekten ibarettir; hemen oluverir.”
اِنَّـمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْـٔاً اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Arap dilinde “kün” (ol) demekten daha kolay bir ifade bulunmadığını belirtilir.
Asırlarca zamanın yapamadığı muazzam şeyler, Allah’ın bir tek iradesiyle “Kün” emri ile oluverir.
Onun için Allah’ın hazinesi “kef ile nûn” arasındadır denir. İşte yaratıcı kudret budur.
83- “Her şeyin egemenliği kendi elinde olan Allah bütün eksikliklerden uzaktır ve hepiniz sonunda O’na döndürüleceksiniz.”
And içilip, Hz. Muhammed (s.a.s)’in peygamberliği te’yid edilerek başlayan Yâsîn Sûresi, her şeyin mülkünü ve tasarrufunu kudret elinde bulunduran Cenâb-ı Hak tesbîh ve tenzih edilerek sona ermiştir.
SAFFÂT SÛRESİ
180- “Mutlak izzet sahibi olan Rabbin, onların yakıştırdığı nitelemelerden münezzehtir.”
181- “Bütün peygamberlere selâm olsun!”
182- “Ve âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun.”
Bu âyetler, Allah’ı övgüyle anmanın ve peygamberleri yâdetmenin en güzel ifadeleridir. Bunun için özellikle Kur’an’dan bir parça okunduktan ve dua edildikten sonra bu üç âyetin okunması müslümanlar arasında gelenek halini almıştır.
SÂD SÛRESİ
24- “... (Dâvûd) Rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı ve bütünüyle O’na yöneldi.”
Allah’tan bağışlanma dileğiyle yapılan tövbe ve istiğfar secdesinden söz edilebilir.
Nitekim Resûl-i Ekrem, Hz. Dâvûd’a nisbet edilen secdeyi (Sâd 38/24) tövbe secdesi olarak açıklamıştır. (Nesâî, “İftitâḥ”, 48).
82/83- “İblîs, ‘Senin kudretine andolsun ki Rabbim, içlerinden samimi kulların hariç, insanların topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım’ dedi.”
Âyetlerde şeytanî kışkırtmalara karşı insanın dikkatli olması gerektiğini; Allah’a inanıp dayanan, ihlâslı kullar üzerinde şeytanî kışkırtmaların asla etkili olamayacağını, zira Allah’ın, yardımıyla onların yanında olduğunu bildirmektedir.
ZÜMER SÛRESİ
9- “...De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!..”
Kur’an-ı Kerîm’de gerek dinî gerekse din dışı konularla ilgili olarak ilim kelimesi ve türevlerinin 750 defa geçmesi ilmin önemine işaret eder.
Kur’an, “Rabbim, ilmimi arttır!” diye Allah’a dua etmemizi öğütler.
Âlimleri peygamberlerin vârisleri olarak gösteren hadis (Buhârî, “İlim” 10), bilginin değerine ve ilim adamlarının, bilgilerini insanlığın hayrına kullanmakla sorumlu olduklarına işaret eder.
10- “...Sabredenlere mükâfatları hesapsız verilecektir.”
Başına gelen musibetlerde teslimiyeti elden bırakmayıp kendisine yasak kılınan şeyleri terk eden kimsenin alacağı ecrin miktarı, hesabı yoktur.
22- “...Allah’ı anma konusunda kalpleri katılaşmış olanlara ise çok yazık! Onlar apaçık bir sapkınlık içindedirler.”
“Allah’ı anma konusunda kalpleri katılaşanlar”dan maksat, gönüllerinde Allah’a yer vermeyen, O’na inandıklarını söyleseler bile, hayatlarında bu inancın izi görülmeyen kimselerdir.
İnanç ve değerler konusunda doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırma kaygısı taşımadıkları, bu husustaki yeteneklerini de körelttikleri için âyette bunların “apaçık bir sapkınlık” içinde bulundukları bildirilmektedir.
23- “...Rablerinden korkanların onun (Kur’an ın) etkisiyle tüyleri ürperir, sonra yine Allah’ı anmaya yönelerek bedenleri ve kalpleri huzura kavuşur..."
Kalp, ihlas sahibi ise Allah kelamını herhangi bir sözü işitir gibi dinlemez, âyetleri ruhunun derinliklerinde hisseder.
Peygamber (s.a.s)’in ashabı kendilerine Kur’an-ı Kerîm okunduğu vakit yüce Allah'ın onları nitelendirdiği gibi idiler. Gözleri yaşarır, derileri ürperirdi.
Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah korkusundan dolayı mü’minin derisi ürperecek olursa, çürümüş ağacın yaprakları nasıl dökülüyorsa, onun günahları da öylece dökülür.” (Beyhaki, Şuabu'l-lman, I, 491)
Derinin ürperdiği, kalbin titrediği gözlerden yaş boşandığı vakit, işte o zaman duanın kabul olunacağı zamandır, denilmektedir.
(Bu metin DİB Kur’an Yolu Tefsiri isimli eserden istifade edilerek hazırlanmıştır.)
23.CÜZ DUA ÂYETİ
SÂFFÂT SÛRESİ
100- “Rabbim! Bana iyilerden olacak bir evlât ver!”
رَبِّ هَبْ لٖي مِنَ الصَّالِحٖينَ